Kayıtlar

kitap etiketine sahip yayınlar gösteriliyor

ÖZGÜR KÜREKÇİ

Resim
Bu hafta önüme çıkan pod cast "Özgür İrade" ve elimdeki kötümser kitap "Yeni Karanlık Çağ"' ı okurken, insanların tarih boyu peşinden koştuğu, uğruna savaşlar çıkardığı, inançlar icat ettiği, devrimler yaptığı uçsuz bucaksız, limitsiz konu "Özgürlük" hafta boyu zihnimdeydi. Bu bloga başlarken ilk bahsi geçen konulardan biriydi özgürlük. Çocukluktan itibaren bir bağımsızlık arayışı ve her arayışta vardığım kapıda, karşıma çıkan "...özgür olabildin mi?" sorusu idi. Gelen yorumlardan biri bu konuda başka yazılar yazmamı da talep etmişti. Daha sonra "Forsa" adlı bir yazıyı sizlerle paylaşmıştım. Ama gelişmek bir süreç tabii. Şimdi bu hafta biraz daha bunu düşünelim.  İnsan doğduğu sırada diğer memeli canlılar kadar fiziksel gelişimini tamamlayarak doğmadığından kendi kendine yürüyüp, kendini beslemesi hatta el, göz, ayak koordinasyonunu yapabilmesi mümkün değil. Bu nedenle ciddi bir bağımlılıkla dünyaya geliyor. Sonraki tüm gayretler, i...

BAĞ KURARAK ÖĞRENMEK

Resim
Sanatçı: Alara Dizdaroğlu, Nisan 2020, Maskeler- Bağlar Karışık Teknik   İlkokulu yeni bitirdiğim 1979 yılında, şimdinin 6. sınıfında, haftada iki saat rehberlik dersimiz olurdu. Hala böyle bir ders var mı okullarda bilemiyorum. İstenen etkinlik sağlanamasa da önemli bir saat dilimiydi. Rehberlik hocamız, başarılı öğrencilerin başarı sırlarını paylaşmalarını istemişti. Kısa bir anket sonrası sınıfta şöyle bir sonuç çıkmıştı. Ne muazzam disiplin, ne uzun çalışma saatleri ne de üstün zeka, başarının ardındaki sırdı. Başarının ardında ki birinci öğe okulda öğrendiklerimizin yaşadığımız hayat ile bir bağ kurma becerimize bağlıydı. Bağ kurduğumuz bilgi kalıcıydı. Diğer öğrenilen şeyler bağlantı kurulamamışsa sınavdan sonra unutulup gitmekteydi. ikinci öğe çok ve disiplinle çalışmak, sonra doğum aylarımız, şans faktörü diye sıralanıyordu. Öğrenme psikolojisi ile ilgilenenler bu konu üzerinde çalışıyorlar. Her insan farklı yollardan öğrenip bağ kurar beyin her bireye özel eşsiz bir yönet...

BROKOLİ ZEKASI

Resim
  Fotoğraf: Serhat Dizdaroğlu, Kontrast Çalışması, Mart 2021   Nerede ise tüm bilim dalları ve tabii onları ortaya çıkaran ana düşünce bilimi felsefe binlerce yıldır akıl, zeka, bilinç üzerine düşünmektedir. Fakat teknoloji, mühendislik, sanat, tıpta pek çok ilerleme olmasına rağmen bilinç, ruh, zeka, akıl gibi kavramlar tam anlamıyla açıklanabilmiş değildir. Hatta Zekanın bu işin uzmanlarının sayısı kadar tanımı olduğu söyleniyor. (Bitki Zekası , s.115) Bu kadar dağılmadan genel olarak üzerinde uzlaşılan kısa tanımı ise 'problem çözme becerisi' olarak geçiyor. İlla ki bunu da kategorize ediyoruz duygusal, sosyal, içsel, analitik, hareketsel vs liste uzuyor. Genel kanı zekanın düşünme eylemi sonucu ortaya çıktığı bunun dil ve sözcüklerle ifade edildiği yönündedir. Yine bunun kontrol merkezinin beynimiz olduğu yönünde idi.  Son araştırma ve ileri sürülen tezler ise başka yönlere bakış açıları açmakta. Öncelikle hormonlarımızın davranışlarımız ve kararlarımızda son derece e...

İÇİMİZDEKİ KÜREKÇİ

Resim
 Geçtiğimiz hafta kitaplarını veya programlarını izleyen herkese dokunabilmiş, önemli psikologlarımızdan Doğan Cüceloğlu'nu kaybettik. Kitapları sadece farketmenizi değil ama kendinizi affetmenizi ve kendinizi iyileştirme konusunda adım atmanızı sağlar. Onun 'İçimizdeki Çocuk' kitabını okuyalı 25 yıla yakın zaman olmuş. O zamana kadar kendimde aşmak istememe rağmen aşamadığım konularla ilgili neden yol alamadığımı anlamamı ve bu yolda atmam gereken adımların neler olduğunu bu kitap sayesinde anlamıştım. Biz kendimize iyi gelemiyorsak, başka hiç bir şeye de iyi gelemiyoruz. Bu nedenle kendimize yaptığımız yatırımlar, yaşamı ve dünyayı da iyileştirir. Doğan Cüceloğlu çok iyi bir  iletişimciydi, kitapları vasıtasıyla bile empati kurabilen bir yazardı ve kitaplarını okumadıysanız muhakkak okuyun size de iyi gelecektir. İçimde bir çocuk olduğunu ve insanın kendi çocukluğu ile iletişim halinde oluşunun ne kadar kıymetli olduğunu ondan öğrenmiştim. İçimde yılmayan, sabırla mücadel...

BİLİNÇ NEHRİ

Resim
  Fotoğraf: Serhat Dizdaroğlu, Kasım 2020, Kapuzbaşı Şelalesi, Kayseri Bazı hayatlara şahit oluyorum, rüzgarla sağa sola savrulan tekneler gibi yaşamlarını sürdürüyorlar, bazı hayatlar ise baştan sona organize, hedefli, sürdürülebilir görünüyor. Tercihler ve karşılığında ödenen bedelleri var. Her tercihe sonsuz saygı duyuyorum.  Oliver Sacks'ın son yazılarının derlendiği bu yazıyla aynı isimli kitap (2) bilincimizin durağan değil, bir nehir gibi akışkan olabileceği üzerine yazılmış. Her insanın bilinç nehri birbirinden farklı. Tıpkı nehirler gibi derinlikleri, genişlikleri, etraflarında ki doğa ve debileri, bulundukları iklimler farklı. Bu yüzden teknemizi ya da yaşamımızı yönlendirirken yaptığımız değerlendirmeler de son derece kişisel. Teknemizi yönlendirirken yapabildiklerimiz hepimizin ne kadar yaratıcı olabildiği, ne kadar cesaretli olabildiği ile de ilgili. Yine bu da durağan olmayan bilincimiz ile ilgili. Yaşamı yönlendirmek ve kontrol etmek kısmında mekanizmalar insand...

FORSA

Resim
 Forsa kelimesini Ömer Seyfettin'in ilkokulda okutulan aynı isimli hikayesinde duymuştum. Üzüntü veren, ama yılmaz bir sabrı anlatan hikayeydi. Bir kadırgada yıllarca kürek mahkumu olmak, dünyanın en zor cezalarından biri olarak tasvir ediliyordu. O çağlarda kadırgalarda 200 kadar zincirle bağlanmış kürekçi bulunuyor ve bu güçlü adamlara zorla kürek çektiriliyormuş. Eski kadırgalarda, şimdiki gibi hafif ve palaları geniş kürekler yok, oturaklar kaymıyor ve ağır kadırgaların ilerleyebilmesi için 200 kadar insanın uyumla kürek çekmesi gerekiyor. Bu mahkumlar hikayelerde çoğunlukla da gerçekten büyük suçlar işlememişler gibi anlatılmaktadır. Ömer Seyfettin'in forsası savaş esiri iken, Victor Hugo'nun Sefillerinde Jean Valjean açlıktan ölmemek için bir ekmek çalan gariban biridir. Ama en unutulmaz olanı sanırım Ben Hur filmindeki sahnedir. Bu filmde de Ben Hur karakterini bir başkasının siyasi bazı hırsları  nedeni ile  haksızlığa uğramış kürek mahkumu olarak görürüz.  B...

IŞIĞI AVLAMAK

Resim
    Fotoğraf: Serhat Dizdaroğlu, Ağustos 2020, Bafa Gölü, Kapıkırı Köyü Geçtiğimiz haftayı Bafa Gölü kıyısında yer alan Kapıkırı köyünde bir grup fotoğrafsever ile birlikte geçirme fırsatı buldum. Fotoğrafçıları hep anı yakalamaya çalışan sanatçılar olarak düşünürdüm. Ancak, bu geçirdiğimiz hafta boyunca öğrendim ki aslında iyi bir fotoğrafçı  büyük ölçüde iyi bir ışık avcısı.  İlk defa ziyaret ettiğimiz bu güzel köyümüzdeki insanların, doğal tarımı bildiklerini, Bafa gölündeki kirlenmeye kafa yorduklarını, çareler üretmeye çalıştıklarını görmek, köyün gerek tarihi, gerek doğal değerlerini nasıl koruyacakları ile ilgili farkındalıkları olduğunu görmek beni çok keyiflendirdi.  Bafa gölü bir miktar tuzlu ve sodalı bir suya sahip ve köy sakinleri zeytinciliğin yanı sıra balıkçılık ile de uğraşmaktalar. Göl balığı mı , deniz balığı mı derseniz deniz balığının lezzeti hep bir başka diye düşünürüm. Ancak bu gölün özel bir balık ziyaretçisi var . Meksika'da Saragossa D...

YAŞASIN HAYAT

Resim
6 Temmuz 1907 Meksikalı sanatçı Frida Kahlo'nun doğum günü idi. O hafta, yaşam tutkusu ilham verici bir insan olan Frida için meraklılarının takip edeceği bazı medya organlarında çeşitli programlar yayınlandı. (1) Bana göre Frida 'Yaşama Hayat Veren Kadın'. Hayatı, ve hayat yolunda karşınıza çıkan her anı saygıyla kabul eden bir idealist. Temmuz ayının takip eden iki haftası boyunca ise İstanbul Sözleşmesi ve ardından kadınlara uygulanan şiddet ile ilgili dehşet verici pek çok haber yayınlandı. Ne yazık ki yine genç bir kadının hunharca katledildiği haberi ile üzülüyoruz.  Şiddet eğiliminin kaynağı her ne olursa olsun, bir davranış modeli olarak kendine, ve tüm yaşama saygı öğretilebilmiş olsaydı, bu dehşet verici haberler olmazdı diye inanıyorum. 2017 yılında ilk kez Meksika'ya gidene kadar, Frida benim için kaşlarını almayan, bir kaza sonucu sakat kalmış, çok da anlayamadığım resimleri olan bir sanatçı idi. Bana göre, eşi olan Diego Rivera'nın duvar resim...

MAIDEN - KADIN DENİZCİLER

Resim
Maiden bu hafta seyrettiğim ilham verici bir belgesel. 1989 yılında tamamı kadınlardan oluşan bir İngiliz Yelken takımının Dünya Turu yapılan 'Whitbread Round' adlı yarışa katılmak için verdikleri mücadele hakkında. O tarihe kadar kadınların denizcilik yapabileceğine inanmayan tecrübeli denizciler, ekiplerine kadın denizci kabul etmiyorlar. Tracy Edwards'ın katılmak istediği Dünya turu için alabildiği en iyi teklif aşçılık oluyor. Bu prestijli yarışa ilk olarak bir teknenin aşçısı olarak katılabiliyor. Yine de kendini kabul ettiremeyince kendi kadın takımını kurmak için bir mücadeleye girişiyor. Üç yıl süren hazırlık çalışmasının ardından, kimse onların ilk etabı bile bitirebileceğine inanmaz iken, onlar 2 etabı birincilikle bitiriyorlar ve toplam turu 2. olarak tamamlıyorlar. 2 kez Atlantik ve bir kez pasifik okyanusunun geçildiği bu yarışta kah buz tutmuş güvertede rüzgarla mücadele ediyorlar, kah ekvator sıcağında rüzgar bekliyorlar. Aldığımız en önemli mesaj,...

NEFES ALMAK İÇİN KİTAP KULÜBÜ

Resim
Covid 19 nedeni ile süren yasaklar kaldırılınca, hemen kayıkhanenin yolunu tutup, gerekli hijyen koşullarını gözeterek, maskelerimiz, dezenfektanlarımız yanımızda, sosyal mesafeyi korumak için   ise sadece tek çifte olarak antrenmanlara başladık. Şimdi de dört gözle ekip tekneleri ile çıkmayı bekliyoruz. Bu arada bir nefes sporu olan kürek sporuna özlemimiz bitiyor derken, A.B.D de 'Nefes Alamıyorum' sloganıyla ırkçılık karşıtı başlayan gösteriler tüm gündemi değiştirdi.  Dünya teknolojik olarak süratle ilerlese de farkındalık ve zihinsel düzlemde ilerleme Aristo'nun yaşadığı çağların ilerisine geçebilmiş görünmüyor. Zihinsel düzlem, teknolojiyi nasıl yakalayacak? Kürek sporunun  ayrımcılık ile ilgili farkındalığa katkısı çok büyüktür. Maalesef herkesi kısa zamanda kürek sporu ile buluşturmak kolay değil ama bu zihinsel düzlem bence yaygınlaşmış kitap kulüpleri ile de başarılabilir.  Ayrımcılık üzerine düşünürken, Şubat ayında Mine Kültür Evi'nde gerçekleşti...

YAŞAMA SANATI KATMAK

Resim
Eşimle seyahat etmeyi severiz. Seyahatlerimizin esas çıkış noktası basit de olsa keşifler yapabilmektir. Doğası nasıl? İnsanı nasıl? Tarihi nasıl? Yaşamı ve algılayışları nasıl? Gittiğimiz bölgeyi  ve insanını hissetmeye çalışırız. Genellikle ben gezip gördüğüm yerleri, kendi yaşadığım yerle, kendimi daha iyileştirmek ve güzelleştirmek adına karşılaştırırım.  Zaman zaman da eski filmleri, zaman içinde yolculuk yapar gibi seyreder, eski bakış açıları ve şimdinin bakış açılarını anlamaya çalışırım. Eskide güzel olanı kaybetmeden, yenide ki güzellikle nasıl kombine edebilirdik diye düşünürüm. Bu yolculuklar sırasında en çok dikkatimi çeken yerler, gittiğimiz yer ve zamanların köyleri olur. Özellikle Orta Avrupa köylerinden arabayla geçerken yağlı boya tablolar arasında gezinir gibi olursunuz. Bir örnek çatılar, derli toplu tarlalar, dağlar ve yeşillikler, sessizlik ve huzur. Uzaktan gördüğünüz manzara yakınlaştıkça da değişmez. Bizim köylerimiz de uzaktan çok güzel manzara v...