Kayıtlar

liderlik etiketine sahip yayınlar gösteriliyor

MERAK - İSTEK VE YAPABİLMEK - HE (O)

Resim
  Dileklerimizi tutup yeni yıla girdiğimiz, karanlık saatlerin hala uzun olduğu şu kış günlerine, hızla yükselen Covid hasta sayıları, ciddi dalgalanan döviz kurları ve ard arda gelen zam haberleri ile belirsizliklerin insanları tedirgin ettiği karışık ruh halleri yaşatan bir dönem ile başlıyoruz. Ben de bu yılın ilk yazısında, yakın zamanda sohbet etme fırsatı yakaladığım  Fenerbahçe Spor Kulübü  Kürek Takımı dümencisi Hasan Tayfun ile yaptığım görüşmeyi paylaşmak istedim. Belki hayat ve tercihlerimiz üzerinde biraz daha düşünebiliriz, belki hoş bir yazı belki bir umut yazısı olarak yüreğimizde tutabiliriz. Hasan Tayfun - Fenerbahçe Dereağzı Kayıkhanesi - Aralık 2021 1974 yılında Anadolu Hisarı İdman Yurdu Futbol Takımının Yıldızlar takımında 12-13 yaşlarında futbol oynuyormuş. Bir Pazar maç sonrası kürek takımı onu dümenci olarak çağırmış ve hemen 2 tek antrenmanında dümene oturtmuşlar. Dümene oturur oturmaz kürek sporunun sevdalısı olmuş. O yıl kilosu 35 kg olduğu ve e...

DEĞERLER OLMAZSA OLMAZ

Resim
 Uzun zamandır görmek isteyip bir türlü ulaşamadığımız  'True Blue' filmine nihayet bir arkadaşımızın da yardımıyla internet üzerinden ulaşıp seyredebildik. Arkadaş yazımda da bahsetmiştim bu filmden ama bu sefer filmin ana teması ile ilgili önemli bir konuya dikkat çekmek istiyorum. Kürekçilerin pek çoğunun çok iyi bildiği film, Oxford ve Cambridge üniversiteleri arasında her yıl yapılan efsanevi yarışın 1987 yılındaki hikayesini anlatıyor. Ama film sadece bir yarışa hazırlık macerasından öte, bir takım olma yolculuğu, bir şehrin ve bir üniversitenin değerlerine sahip çıkma hikayesi, kişisel egoların nasıl başarının önünde takoz olduğunun hikayesi, arkadaş olma hikayesi, anlayabilen için çok anlamlı yöneticilik, liderlik, demokrasi dersleri de var. Gerçekten yaşanmış bir olay üzerine kurgulandığı için de çok kıymetli. Bence biz de sporun neden zor geliştiğinin, kurumlarımızda çalışan bağlılıklarının neden sağlanamadığının, ülkemizde neden çok kolaylıkla ayrımcılığın taraf bul...

REKORU OLMAYAN HAYAT

Resim
Kürek sporu, bir doğa sporudur. Bu nedenle hiç bir yarış bir diğeri ile aynı koşullarda yapılamaz. Ya rüzgar, ya parkur, ya dalga bir diğer yarışta aynı değildir. Sporcuların kiloları, yarıştıkları tekneler bile çoğunlukla aynı özellikte değildir. Bu nedenle Dünya rekoru bulunmaz. En iyi zaman hesaplanır ve yayınlanır. Yaşam da böyledir. Hiç kimsenin mücadelesi bir başkasının ki ile aynı değildir. Herkesin en iyi zamanı kendi en iyisidir.  Oysa ki son yıllarda çocukları, küçücük yaşlarından itibaren acımasız bir yarışın içine sürükleyen ve kazananlar arasında olmaları için baskı yapan bir sistemin içine itekliyoruz. Kaybedenler Kulübü diye icat edilen bir grubun içinde olmamak için canını dişine takmış çalışan ama kendini bulamamış insan yığınları. '...Emekli olunca güneye yerleşeceğim...' cümlesi bile bana göre dinlenmekten ziyade, olmak istediği yeri bulamamış insanın çırpınışı. Hayatı bir başkası ile olan yarışın içine tıkıştırmak, emek ziyankarlığından başk...

DÜMENCİ

Resim
Henri Ford ile ilgili eski bir fıkra vardır. Hikayeye göre Ford firmasına bir yönetici tayin eder ve dönemine göre muazzam bir ücret ödemektedir. Gelen geçen memur, işçi bu yüksek maaş alan adamı gözlem altında tutar; bu kadar yüksek maaş alan adamın nasıl bir marifeti vardır? Bir türlü anlam veremediklerinden, en sonunda biri cesaret ederek Ford'a sorar '... Bu bey tüm gün camdan dışarıyı seyredip nasıl bu yüksek maaşı haketmektedir. ' Ford çalışanına şu cevabı verir. '...Evet tüm işçilerimizin ürüne katkısı çok. Ancak bu adamın düşündüğünü düşünebilen yok...'.  2016 yılında eşimle Kopenhag'ta ilk kez katıldığımız Dünya Master Kürek Şampiyonası bizim için daha ziyade bir festivali ziyaret ve gözlem yeri idi. 8 tek adı verdiğimiz 8 sporcu ve bir dümencinin olduğu teknelerin yarışları gerçekten çok özel ve heyecan verici yarışlar. Ve yine ilk kez burada başka bir kürekçi arkadaşımdan duymuştum. '....İşte dümenci bu, sekiz muazzam güçlü adamı yöneten küçü...

EŞİĞİ ATLAMAK MI? SÜRDÜRÜLEBİLİRLİK Mİ?

Resim
İş yaşamımda farklı girişimci ve yöneticiler ile çalışma fırsatı buldum. Girişimci  veya satış hedefi olan insanların risk alma seviyeleri daha yüksek iken, geri planda çalışan destek departmanlarda daha az risk alan daha tutucu insanlar bulunabiliyor. Risk alabilme seviyeleri ne olursa olsun, yeni bir şeye başlamak için bir cesaret göstermeniz gerekir. Yeni yatırım, yeni iş, yeni okul, yeni bir ev almak, başka muhite taşınmak, yeni ortaklık, evlenmek, çocuk sahibi olmak size özel olarak subjektif herhangi bir başlangıç herkes için farklı seviyede bir heyecan olsa da, bir başlama cesareti gerektirir. Tek somut gerçek 'başlamaz iseniz, rotanızdaki hayalin gerçekleşme ihtimali yoktur. ' Farklı hormon ve bilgi seviyelerindeki insanların gösterdiği başlama cesareti de farklıdır. Cahil cesareti ile hemen başlayabilenler, çok bildiği için hiç başlayamayanlar olabilir. Her iki tür yönetici ile de çalıştım, her iki türde başarısızlık seviyesi yüksek yöneticilerdi. Bilgi, basiret v...

AYNI GEMİDE OLMAK

Resim
Dünya genelinde henüz pandeminin önlemini alamadığımız için evlerimizde kendimizi karantinaya alıp beklediğimiz bu günlerde sosyal medyada tüm insanlığın aynı gemide olduğu, sınırların anlamsızlaştığı, maddiyata gerekenden fazla önem verildiğinin fark edildiği bol bol yazılıp söylenmekte. Oysa insanlık buna benzer deneyimleri daha öncede yaşamıştı. Belli ki gereken dersi tam olarak alamamışız. İnsanlık tahmin ettiği kadar da zeki değil, inanın zor öğreniyoruz.  Aynı gemide olma deyimi ne zaman dile kazandırıldı bilemiyorum. Ama antropologların tahminine göre ilk tekne veya ilkel su taşıtı, 800.000 yıl önce Homo Erectus tarafından kullanıldı. O günden bu yana, ateş veya tekerleğin bulunuşu ne kadar önemli ise bence bir su taşıtının ilk kullanımı insan beyni ve insanlığın gelişimi açısından o kadar önemli oldu. Bir arada yaşayabilmek, dayanışmak, bir hedefe gidebilmek, araştırmak, kendini tanımak, kendini ve hayatı anlamlandırmak adına bir teknenin size verdiği eğitime paha biçi...