Kayıtlar

gerçek etiketine sahip yayınlar gösteriliyor

HAYAL VE HAKİKAT

Resim
 Pandeminin etkisinin azalmaya başladığını İstanbul'da yeniden son hızla canlanan kültür sanat hayatından anlayabiliyoruz. Online etkinlikler yeniden yerlerini yüz yüze etkinliklere bırakıyor. İnsanlar, uzay kapsüllerindeki gibi yaşanan bir dönemi geride bırakmış görünüyor. Ben de Ekim ayında İstanbul'daki bienali, farklı sergileri, sinema ve tiyatro festivalini izlemeye ve Cemal Reşit Rey'deki açılış konserini dinleyebilmeye fırsat bulabildim.  Hayalperest, Pam Munoz Ryan, Görsel: Peter Sis Tüm bu etkinlikleri takip ederken yine her zamanki gibi fark ediyorum. İnsan'ın en çok merak ettiği şey yine kendisi. Kendini hayal ediyor, kendini yıkıyor, kendini yaratıyor ve kendi çizdiği rotasında hayalleriyle kendine doğru yol alıyor. Kendi hayaletini ve kendi gerçeğini bir araya getirip toplayabilenler iyi kürekçiler.  Elif Ongan Tekçe'nin yazıp kendi oynadığı "Nasıl Bilirdiniz?" oynunun bir yerinde şöyle diyor. "...Hayat, hayallerimiz ve gerçeklerimizin to...

BİLİNÇ NEHRİ

Resim
  Fotoğraf: Serhat Dizdaroğlu, Kasım 2020, Kapuzbaşı Şelalesi, Kayseri Bazı hayatlara şahit oluyorum, rüzgarla sağa sola savrulan tekneler gibi yaşamlarını sürdürüyorlar, bazı hayatlar ise baştan sona organize, hedefli, sürdürülebilir görünüyor. Tercihler ve karşılığında ödenen bedelleri var. Her tercihe sonsuz saygı duyuyorum.  Oliver Sacks'ın son yazılarının derlendiği bu yazıyla aynı isimli kitap (2) bilincimizin durağan değil, bir nehir gibi akışkan olabileceği üzerine yazılmış. Her insanın bilinç nehri birbirinden farklı. Tıpkı nehirler gibi derinlikleri, genişlikleri, etraflarında ki doğa ve debileri, bulundukları iklimler farklı. Bu yüzden teknemizi ya da yaşamımızı yönlendirirken yaptığımız değerlendirmeler de son derece kişisel. Teknemizi yönlendirirken yapabildiklerimiz hepimizin ne kadar yaratıcı olabildiği, ne kadar cesaretli olabildiği ile de ilgili. Yine bu da durağan olmayan bilincimiz ile ilgili. Yaşamı yönlendirmek ve kontrol etmek kısmında mekanizmalar insand...

DÜŞLER, GERÇEKLER VE ROTANIZ

Resim
Yolculuk yapmak, veya bir yere doğru yol almak; bence bunun en güzel yolu kürek çekmek. İnsanın bilinmeze doğru, puslu kıtalara doğru giderken; ve yolda sevdiklerinizi veya bağlı olduğunuz ne varsa; düşüncenizi, duygunuzu veya aklınızı kaybederek yol alırken, beyninizin içi oradan oraya savrulur.  Yol hali, hayatımızı veya bir yoldaşımızı kaybetme korkusu yaşamlarımıza yön verirken, yaşama bakış açımızı da belirliyor. Bilinmeze yol alırken, kaybettiklerimizle varlıklarımızı sorgularız. Var mıyız? Gerçek miyiz? Düş müyüz? Gittiğimiz yolda, varacağımız yerde bizi ne beklemektedir? Düşlediğimiz yere doğru mu gitmekteyiz? Yol doğru mu? Yanlış mı? Varılan noktanın doğruluğu ve yanlışlığı nasıl, kime göre değerlendirilir? Doğru veya yanlış olmak da, sizin varlığınız kadar gerçektir veya düştür belki de. Bu hafta, Nurdan Gürbilek'in Sessizin Payı adlı kitabını okurken eski bir filozof ile tanıştım. Theodor Adorno. Adorno'nun sahte, sakatlanmış ve yalan yaşam üzerine bir çok kitabı var...