Kayıtlar

yolculuk etiketine sahip yayınlar gösteriliyor

İÇİNDEN KÜREK GEÇEN SEYAHATLER

Resim
 Yarış sezonunu kapattıktan sonra kürek sporcuları genelikle aktif dinlenme denilen farklı branşlara yöneliyorlar. Çoğunlukla bisiklet veya doğa yürüyüşleri, koşu, yüzme gibi farklı spor branşlarında hem atletik gerilemeyi engelleyecek hem de ruhu ve beyni dinlendirecek aktivitelere yöneliyorlar. Ağrıyan sızlayan yerleri, varsa sakatlıkları iyileştirip, yeniden antrenman dönemine girmeye hazırlık yapıyorlar. Diğer spor branşlarında da benzer uygulamalar var. Bazı sporcular ise özellikle seyahat etmeyi sevenler kürek sporu ile birlikte yapabileceği seyahatleri tercih ediyor. Bu haftanın yazısı seyahat severler için ... Eğer yarışmayı seviyorsanız, master kürekçiler için Dünya Kürek Federasyonu her yıl dünyanın başka bir şehrinde Dünya Masterlar Kürek Yarışmaları organize ediyor. Binlerce sporcunun katıldığı müthiş profesyonel organizasyonlar. Bu yarışlarda dünyanın her yerinden ortak bir spor sevgisi etrafında toplanan sporcular bir araya gelme, eğlenme ve yarışma fırsatı bulurken ç...

İÇİMİZDEKİ KÜREKÇİ

Resim
 Geçtiğimiz hafta kitaplarını veya programlarını izleyen herkese dokunabilmiş, önemli psikologlarımızdan Doğan Cüceloğlu'nu kaybettik. Kitapları sadece farketmenizi değil ama kendinizi affetmenizi ve kendinizi iyileştirme konusunda adım atmanızı sağlar. Onun 'İçimizdeki Çocuk' kitabını okuyalı 25 yıla yakın zaman olmuş. O zamana kadar kendimde aşmak istememe rağmen aşamadığım konularla ilgili neden yol alamadığımı anlamamı ve bu yolda atmam gereken adımların neler olduğunu bu kitap sayesinde anlamıştım. Biz kendimize iyi gelemiyorsak, başka hiç bir şeye de iyi gelemiyoruz. Bu nedenle kendimize yaptığımız yatırımlar, yaşamı ve dünyayı da iyileştirir. Doğan Cüceloğlu çok iyi bir  iletişimciydi, kitapları vasıtasıyla bile empati kurabilen bir yazardı ve kitaplarını okumadıysanız muhakkak okuyun size de iyi gelecektir. İçimde bir çocuk olduğunu ve insanın kendi çocukluğu ile iletişim halinde oluşunun ne kadar kıymetli olduğunu ondan öğrenmiştim. İçimde yılmayan, sabırla mücadel...

TEK ÇİFTE

Resim
Tek çifte dediğimiz kürek teknesi, tek bir kürekçinin iki küreği kontrol ederek yolculuğu tek başına yaptığı tekne tipidir. Kürek sporuna başlarken ilk önce ekip teknesinde başlarsınız ve zamanla ekibiniz aileniz gibi olur. Tıpkı dünyaya bir ailenin ferdi olarak gelmek gibi.  Uyumlu ekip teknelerini, ülkemizde sporcu sepetimizde az sporcu olduğu için, sürdürmek zor olmaktadır. İki uyumlu kişi bulunca seviniyoruz. Oysa, ekip branşlarında başarılı olma şansımızı daha yüksek görüyorum ben. Özellikle kadın sporcuların genel kaderi olarak, spor kariyerlerinde ilerledikçe, küçülen ekipler nedeni ile en sonunda kendilerini tek çifte teknelerinde buluyorlar. Tek çifte öyle bir tekne ki, alıştıkça, daha tutkun olunabiliyor. Tıpkı yaş aldıkça çevrenizdeki yakın arkadaş sayınızın azalması gibi. Ergenlikte veya gençlikte kalabalık olan arkadaş gruplarınız vardır. Yaşlandıkça küçülür, çünkü gerçekten aile gibi yakın hissettiğiniz dost sayısı azdır. Tek çifte" bekarlık sultanlıktır " misal...

DÜŞLER, GERÇEKLER VE ROTANIZ

Resim
Yolculuk yapmak, veya bir yere doğru yol almak; bence bunun en güzel yolu kürek çekmek. İnsanın bilinmeze doğru, puslu kıtalara doğru giderken; ve yolda sevdiklerinizi veya bağlı olduğunuz ne varsa; düşüncenizi, duygunuzu veya aklınızı kaybederek yol alırken, beyninizin içi oradan oraya savrulur.  Yol hali, hayatımızı veya bir yoldaşımızı kaybetme korkusu yaşamlarımıza yön verirken, yaşama bakış açımızı da belirliyor. Bilinmeze yol alırken, kaybettiklerimizle varlıklarımızı sorgularız. Var mıyız? Gerçek miyiz? Düş müyüz? Gittiğimiz yolda, varacağımız yerde bizi ne beklemektedir? Düşlediğimiz yere doğru mu gitmekteyiz? Yol doğru mu? Yanlış mı? Varılan noktanın doğruluğu ve yanlışlığı nasıl, kime göre değerlendirilir? Doğru veya yanlış olmak da, sizin varlığınız kadar gerçektir veya düştür belki de. Bu hafta, Nurdan Gürbilek'in Sessizin Payı adlı kitabını okurken eski bir filozof ile tanıştım. Theodor Adorno. Adorno'nun sahte, sakatlanmış ve yalan yaşam üzerine bir çok kitabı var...

IŞIĞI AVLAMAK

Resim
    Fotoğraf: Serhat Dizdaroğlu, Ağustos 2020, Bafa Gölü, Kapıkırı Köyü Geçtiğimiz haftayı Bafa Gölü kıyısında yer alan Kapıkırı köyünde bir grup fotoğrafsever ile birlikte geçirme fırsatı buldum. Fotoğrafçıları hep anı yakalamaya çalışan sanatçılar olarak düşünürdüm. Ancak, bu geçirdiğimiz hafta boyunca öğrendim ki aslında iyi bir fotoğrafçı  büyük ölçüde iyi bir ışık avcısı.  İlk defa ziyaret ettiğimiz bu güzel köyümüzdeki insanların, doğal tarımı bildiklerini, Bafa gölündeki kirlenmeye kafa yorduklarını, çareler üretmeye çalıştıklarını görmek, köyün gerek tarihi, gerek doğal değerlerini nasıl koruyacakları ile ilgili farkındalıkları olduğunu görmek beni çok keyiflendirdi.  Bafa gölü bir miktar tuzlu ve sodalı bir suya sahip ve köy sakinleri zeytinciliğin yanı sıra balıkçılık ile de uğraşmaktalar. Göl balığı mı , deniz balığı mı derseniz deniz balığının lezzeti hep bir başka diye düşünürüm. Ancak bu gölün özel bir balık ziyaretçisi var . Meksika'da Saragossa D...

GİBİ DEĞİL, KENDİ

Resim
Mütemadiyen yaşamın bir kendini arama yolculuğu olduğunu anlatıyor ve bu uğurda yapılan gezginliğin sonunda dönüp dolaşıp, kadim zamandan beri anlatılan öğretileri tekrar tekrar doğruluyor gibiyiz. İnsanlık bu yolculuğu binlerce yıldır yapmaktadır. Uzun seyahatlere çıkıp, yerin ve göğün yedi kat altını üstüne getirmemize rağmen en yakınımızdakini; kendimizi bulmak, neden bu kadar zor ve büyük bir macera halinde. Acaba kendimizi aradığımızı mı fark etmiyoruz, yoksa düşünce yöntemlerimizde mi sorun var?  İnsan, merak ettiği her konuyu araştırırken onu parçalarına ayırır ve sonra bir araya getirip tekrar irdeler. Atomu bile parçaladık. Ortaya çıkan parçacıkları nasıl parçalarız diye düşünüyoruz. Sonra bu parçacıkları, istediğimiz maddeler olarak yerine nasıl koyarız diye kafa patlatıyoruz.. Bu yaklaşımlarla; tüme varım veya tümden gelim metotları ile incelediğimiz hipotezleri anlamak için mücadele eder, dururuz. Değişen ve birbirine doğru sarmal bir doğal akış olarak olayları kabu...

DOĞANA DÖNÜŞ

Resim
Fotoğraf: Serhat Dizdaroğlu Son 10 yıldır en çok duyduğum terimlerden biri organik tarım oldu. Pazarı bile ayrı kuruluyor. Organik ürün satan dükkanlar bir biri ardına hızla açılıyor. Fiyatları da, organik iddasında olmayan ürünlerden daha pahalı. Bu akım, yeni moda ve geçici bir heves mi? Sürdürülebilir bir ekonomi mi? Gerçekten ürünler doğal mı, yoksa değil mi? soruları kafamı kurcalıyor. Gıdamızla ilgili olarak o kadar çok yanıltıcı bilgiye maruz kaldım ki, bir türlü bu doğal ürünler veya organik yaşam anlayışı trendlerine tam olarak güvenemiyorum. Ancak, son Covid-19 virüs salgını, insanın kendi doğasından kopuşunun çok can yakacağını kaçınılmaz biçimde bize gösterdi.   İnsanlık, sanayileşmenin; endüstriyel tarıma geçişin ardından beklediği gibi bolluğa ve sağlığa kavuşamadı, her yeni bulunan tarım kimyasalı ve tarım tekniği anlaşılan bize yeni bir hastalık veya toprağın bereketinde azalma olarak geri döndü. İnsan kendi doğasından uzaklaştıkça aslında kendini de ...

YOLCULUK NEREYE?

Resim
Borusan Klasik Radyo'da bu hafta başlayan 'Gezgin Gürcan'ın Sesli Hikayeleri' adlı programın ilkini dün gece dinledim. (1) Sade ve samimi bir dille hazırlanan programı, gezginin kendi ruhuna başka diyarlarda yapılan yolculuğunu, müzik eşliğinde, farklı bakış açılarına zihnimizi açarak, keyifle dinlemek mümkün.  En rahat düşünebilme imkanlarını yolda seyahat ederken bulursunuz. Bir trende veya otobüste manzara yanınızdan geçerken kendinizle baş başa kalma fırsatı yakaladığınız bu anda, gündelik kaostan sıyrılarak, daha özgür bir düzlemde düşünme imkanı yaratabilirsiniz. Seyahat sırasında, başka hayatları, coğrafyaları ve geçmişleri gözleyerek tanırken; insan tanıma beceriniz, empati kabiliyetiniz gelişecektir. Yurt dışında genç nesil üniversiteye başlamadan veya hayata atılmadan önce muhakkak bir sırt çantalı geziye çıkar. Az maddi imkanla yapılan bu seyyahlık sırasında problem çözme becerileri, hayatı olduğu gibi kabul edebilme olgunlukları ve en önemlisi de ba...

NEFES ALMAK İÇİN KİTAP KULÜBÜ

Resim
Covid 19 nedeni ile süren yasaklar kaldırılınca, hemen kayıkhanenin yolunu tutup, gerekli hijyen koşullarını gözeterek, maskelerimiz, dezenfektanlarımız yanımızda, sosyal mesafeyi korumak için   ise sadece tek çifte olarak antrenmanlara başladık. Şimdi de dört gözle ekip tekneleri ile çıkmayı bekliyoruz. Bu arada bir nefes sporu olan kürek sporuna özlemimiz bitiyor derken, A.B.D de 'Nefes Alamıyorum' sloganıyla ırkçılık karşıtı başlayan gösteriler tüm gündemi değiştirdi.  Dünya teknolojik olarak süratle ilerlese de farkındalık ve zihinsel düzlemde ilerleme Aristo'nun yaşadığı çağların ilerisine geçebilmiş görünmüyor. Zihinsel düzlem, teknolojiyi nasıl yakalayacak? Kürek sporunun  ayrımcılık ile ilgili farkındalığa katkısı çok büyüktür. Maalesef herkesi kısa zamanda kürek sporu ile buluşturmak kolay değil ama bu zihinsel düzlem bence yaygınlaşmış kitap kulüpleri ile de başarılabilir.  Ayrımcılık üzerine düşünürken, Şubat ayında Mine Kültür Evi'nde gerçekleşti...

MİX HAYAT

Resim
  31 Mayıs 2020 tarihi, Covid 19 pandemisi nedeni ile karantina tedbiri olarak; alınan karar gereği İstanbul'da sokağa çıkma yasağının, son günü olarak belirlendi. Bugün Gezgin Gürcan Elbek ile Instagram üzerinde saat 15.00'te canlı yayında, Slovenya ve Bled Gölü'nde 2017'de düzenlenen Dünya Masterlar Kürek Şampiyonası ile ilgili deneyimimizi paylaşmaya çalışacağız. Bu yayına hazırlanırken, eşimle beraber kürek yarışı fotoğraflarımızı elden geçirirken Master yarışlarının en sevilen kategorilerinden biri Mix (Karışık)  yarışların fotoğrafları, beni hayat ve kürek sporu korelasyonu üzerine yine düşündürdü. Mix (Karışık) kategorisi bir teknede eşit sayıda kadın ve erkek sporcunun birlikte yer aldığı yarışlardır.  Şampiyonaların son gününde gerçekleştirilen en ilgi çekici kategoridir. Sapanca - Mart 2020 4 Çifte Mix (Karışık) Yarışı Hayat yolunda giderken, toplumumuzda, şirketimizde veya organizasyonumuzda kadın ve erkek sayıları nasıl? Bu grupların ...

HAYATI NASIL KÜREKLEMELİ?

Resim
Kürek sporunun iki ayrı farkındalığa katkısı bulunmaktadır. Birincisi öz, bireysel farkındalığınız diğeri bir arada farklı kültürlerle nasıl yaşanabilir farkındalığı. Her iki tür farkındalığa da günümüz çalışma koşullarında ve gündelik yaşamlarımızda geçmiş dönemlere kıyasla daha fazla ihtiyaç duymaktayız.  Kuşaklar arası zaman dilimi kısalmakta ve sağlıklı uzun ömür artmakta, dolayısı ile geçmişe göre daha geniş dilimli demografik yapılarda hayatımızı sürdürmekteyiz. Farklı kültürlerin veya farklı yaşlardaki insanların birbirleri ile uyum içinde devam edebilmeleri her geçen gün daha da önem kazanmaktadır. Küresel olarak yaşadığımız pandeminin bu gelişen trende etkilerini önümüzdeki günlerde gözleyebileceğiz. Küreselleşme, at sırtında göçlerin olduğu veya deve kervanıyla ticaretin olduğu kadim zamanlardan başlayarak, teknoloji sayesinde de müthiş bir ivme ile devam etmektedir. Acaba küresel salgın; bize, içimize kapanık yaşamlar mı getirecek? Dijital küreselleşme devam ederken...