TEK ÇİFTE


Tek çifte dediğimiz kürek teknesi, tek bir kürekçinin iki küreği kontrol ederek yolculuğu tek başına yaptığı tekne tipidir. Kürek sporuna başlarken ilk önce ekip teknesinde başlarsınız ve zamanla ekibiniz aileniz gibi olur. Tıpkı dünyaya bir ailenin ferdi olarak gelmek gibi.  Uyumlu ekip teknelerini, ülkemizde sporcu sepetimizde az sporcu olduğu için, sürdürmek zor olmaktadır. İki uyumlu kişi bulunca seviniyoruz. Oysa, ekip branşlarında başarılı olma şansımızı daha yüksek görüyorum ben. Özellikle kadın sporcuların genel kaderi olarak, spor kariyerlerinde ilerledikçe, küçülen ekipler nedeni ile en sonunda kendilerini tek çifte teknelerinde buluyorlar. Tek çifte öyle bir tekne ki, alıştıkça, daha tutkun olunabiliyor. Tıpkı yaş aldıkça çevrenizdeki yakın arkadaş sayınızın azalması gibi. Ergenlikte veya gençlikte kalabalık olan arkadaş gruplarınız vardır. Yaşlandıkça küçülür, çünkü gerçekten aile gibi yakın hissettiğiniz dost sayısı azdır. Tek çifte" bekarlık sultanlıktır " misali daha zor bir antrenman, daha zor bir yarış, daha güçlü bir irade ve dayanıklılık gerektirir ama alıştıkça, başkalarının sorumluluğunu taşımadığınız için biraz münzevi gibi görünse de beyinde bir konfor alanı, daha geniş bir meditasyon alanı sağlar. 

Bir arkadaşımın tavsiyesi üzerine iki aydır "Think House" adlı felsefe ve kültür seminerleri veren bir kurumu takip ediyorum. Bu kurumun tavsiyesi üzerine benim için yeni bir filozofun kitabı ile tanıştım. Erich Fromm 'Sevme Sanatı'. Sevmek eylemini bilimsel bir düzleme oturtup, teorisini masaya yatırmaya çalışmış. Dönüp dolaşıp geldiği yer, cevabı bulduğu kişi Mevlana. İnsan olmaya dair ne varsa cevaplar hep Anadolu'da yıllar önce verilmiş. (Bunun kıymetini anlayıp çocuklara aktarabilmek önemli.) Sevme teorisini şöyle anlatmış Erich Fromm:

' Sevmek temelinde, kişinin yaşamını bütünüyle bir başkasıyla birleştirme arzusu ve istemidir' (*)

' Sevilen insanın gelişip mutlu olması için harcanan çabadır...’

'Kişinin kendi yaşamını, mutluluğunu, gelişmesini, özgürlüğünü olumlamasının kökleri onun sevebilme yetisine bağlıdır'

Bir yandan da Batı kültürünü şu sözlerle eleştirmiş ' Çağdaş insan kendini metaya dönüştürmüştür ve yaşama gücünü yatırım olarak görerek kişilik pazarında yerini almıştır... Doğadan ve insanlardan kopmuştur. Kişilik paketi alışveriş nesnesi haline gelmiştir... Yaşamın karlı bir alışverişten başka ilkesi, tüketmek dışında doygunluğu kalmamıştır...' yine eleştirilerine devam ederek ' Bir insanı sevdiğine inanan aynı zamanda yaşamı sevmeyen biri başka birini arzulayabilir, onu isteyebilir, ona tutunabilir ama aslında onu sevmez'. (***)

Harrari, Sapiens kitabında insanlığı sevgi kurtarmaz diye vurguluyordu. Ve robotlar dünyasına doğru hızla geçiş yaptığımızı anlatıp duruyordu. Yapay zekaya teslim olarak, en sonunda kendi kendimizi tüketip, insan türünün sonlanacağına dair kötümser bir çerçeve çiziyordu. 

Yapay zeka gibi yapay sevgi üretip robotların içine konulabilir mi acaba? İnsanlığı kurtarmak adına...

Açıkçası ben hala, insanlığı sevginin kurtarabileceğini biliyorum. Çünkü sevgi vermektir ama bunu fedakarlık olarak görmeden yapılan, gönülden ve mutlulukla yapılan bir verme eylemidir bana göre. Fedakarlık olarak görülen her şey alışveriştir zaten. Erich Fromm da çareyi sevgide bulmuş. 

İlla, bir eşe, anneye veya yavruya olan sevgi ile sınırlamıyorum, dosta, üretilen işe, doğaya, yaşamın bütününe olan sevgi söz konusu. Sevgi bütüncül bir şey. İçinize yerleşmişse bütüne ait olarak verebilmek mümkün. Yerleşmemişse bir türlü yeşertemiyorsunuz. Sevebiliyorsanız yükünüz hafifliyor. Sevemiyorsanız katılaşıyorsunuz. 

Bir kürekçiden duyduğum söz şöyleydi. "Kolay gitmek istiyorsan ekip teknesi ile ama hızlı gitmek istiyorsan tek çifte ile gideceksin." Bunun üzerine epey düşünmüştüm açıkçası fizik bilimi bunu ne kadar doğruluyor diye. Ama sevgi bilimi kesinlikle doğruluyor. Tek çifte kendinizi arayıp bulduğunuz kendinizi sevme yolunda bir arayış iken, ekip teknesi; sevgiyi vermenin ne müthiş bir şey olduğunu keşfettiğiniz bir yolculuk sunuyor size. Yaşamın yükü sevgi ile hafifler, ekip teknesi daha müthiş süzülür. 






Kürek sporu hem bireysel hem ekip sporu olmasıyla farklı bir konumda ve bu nedenle farkındalıklara katkısının çok olduğunu mütemadiyen anlatıp duruyorum. Kürek ekipleri arasında çılgınca bir rekabetin yanında çılgınca da bir sevgi var her zaman. Çocuklar sevgiyi evde bulamamışlarsa belki kürek teknesinde kürek çekerken bulabilirler. Kürekçilerin gönül bağları gemici düğümleri gibi sapasağlam oluyor. Fırtınada asla çözülmeyen bağlar bunlar, ama saf sevgi gibi limanda küçük bir hamle ile hemen açabileceğiniz tutsak etmeyen bağlar. Tek çifte kürekçisi bile olsanız, her davet edildiğiniz ekipte büyük bir mutlulukla yer alırsınız. Her tek çifteci emekliliğe yakın, sekiz tek ekip teknesinde yer bulur. 8 Tek en prestijli teknedir. Aile olduğunuz teknedir. Kürek sevgi ile çekilir. Tekne sevgi ile ilerler. Çünkü insanlığı gerçekten de endüstri, teknoloji, dijitalleşme değil, sevgi kurtaracaktır. 

Sevgi bağınız gemici düğümü olsun.



Yorumlar

  1. "Dünyayı güzellik kurtaracak, bir insanı sevmekle başlayacak her şey" demiş Zülfü Livaneli, Sait Faik ve Dostoyevski çağrışımıyla.

    Söylemesi kolay, öğrenmesi bilgelik yolunda epeyce adım gerektiren bir eylem.
    Kazanılır mı yoksa içten mi gelir kısmı başka bir anlatım.

    Kürek ile ilgisini kurup anlattığın yazıların en güzeli bana göre.

    Ben Tek Çifte bir hayatı yaşayan biri olarak, çok sevdim.

    Teşekkürler.

    YanıtlaSil
  2. Denize oldukça ihtiyatlı yaklaşan biri olarak ;hepbirlikte ilk küreğe çıktığımızda sevip güvendikleriminle olunca tüm korkularımdan sıyrılıp keyifle kürek çekmiştim...Yaşamda yerine göre tek çifte yerine 4 çifte 8 çifte gerekiyor ...herkesin etrafında sevip güvenebileceği insanlarla olması dileğiyle🙏🏻Kalemine sağlık

    YanıtlaSil

Yorum Gönder

Bu blogdaki popüler yayınlar

MASTER KÜREKÇİLERİN USTASI : FATİH ÖRER

ŞAMPİYON YETİŞTİREN AİLE OLMAK

SÜRDÜRÜLEBİLİRLİK İÇİN NESİLLERCE KÜREK - NİHAT USTA'DAN GENÇLERE ...