TEKNELER - KAYIK VE KÜREK KÜLTÜRÜ 3

İnsan suda kürekle hızla ilerlemenin yolunu bulduktan sonra, tekneler bilgi, teknoloji gelişiminin yanı sıra ihtiyaca, kullanım yerine göre çeşitlenmeye başlamış. İnsanın hız tutkusu, rekabetten aldığı haz nedeni ile hemen hepsinin yarışı bir şekilde düzenlenmiş. Sanayi devrimine dek, tekneler, büyükleri de küçükleri de hepsi kürekle ilerletiliyor, ve rüzgarı bulabildiğinde de yelken açıp rüzgardan faydalanılabiliyor. Yaşam kaynağımız suyla bizi birleştiren tekneler ve kürekler önemini koruyor. Sanayi devrimi sonrası kürek nostaljik ve spor amaçlı bir ekipman haline dönüşüyor. Tüm bu okumalar neden kano ve kürek karıştırılıyor diye başlayan sorudan yola çıksa da, gezip durduğum kaynaklarda derin bir yaşam kültürü, zarafet, sanat, hayatta kalma, kaşiflik ve nice konuya uzanan uçsuz bucaksız bir kürekçilik ile yeniden tanışıyoruz. Bu kez ne kadar çok tekne tipi olduğuna özellikle İstanbul özelinde binbir çeşit kürekli tekne oluşuna tanıklık edeceksiniz. Çok denizci olamadığımız söylense de anlaşılıyor ki, aslında akdeniz içinde denizciyiz. Buraya özgü tekneler geliştirip kullanmışız. Özellikle, Osmanlı İstanbulu aldıktan sonra teknelerin buraya özgü çeşitlendiği görülmüş. Bugün severek kullandığımız teknelerin eski halleri nasılmış bakalım mı?

Nasıl nazlılar, nasıl süslüler ve her bir kürekçinin zihninde farklı bir hayalle nasıl yol alıyorlar?

Sizi kendi kürek teknenizde yol alırken bir zamanda yolculuğa davet ediyorum. Hangisinde olmak isterdiniz. Bir savaş firkatesinde mi, yoksa bir hünkar kayığında mı? ya da belki zerafeti ile meşhur bir piyade kayığında ya da casus taşıyan bir Kalyata'da mı olmak mı isterdiniz? Belki de kaşif olabileceğiniz farklı bir tekne ? Sizin ki hangisi olurdu?



Selçukluda ilk tersane Alanya’da kurulmuş. Kayıkçılık ise Ayvansaray'da gelişmiş. O dönemde Akdeniz içi tekne yapımında ustalığımız gelişmeye başlamış. Nehirde kullanılan ince hızlı tekneler, ve Akdeniz'de kullanılan daha dayanıklı tekneleri üretebiliyoruz. Her ihtiyaca yönelik tekne imal edildiği için çok da geniş bir dil ve kültür gelişmiş. Savaşçı olmak, korsan olmak, balıkçı olmak, lojistikçi olmak farklı adapları olan kültürler.


Örneğin gönüllü savaşçılara, "dalkılıç" veya "serden geçti" deniliyor. Tersane halkına "azaplar" deniliyor. Ocak gemilerinde ve bey gemilerinde, Hünkar kayığında forsa bulunmuyor. Forsa kullanımı antik çağlardan kalan bir gelenek . Savaş gemilerinde kürekçi mürettabatın yarısı forsa, yarısı Türk gemicilerden oluşuyor. Forsalar orta kısımda oturuyorlar. 

Yelken devrine geçildiğinde ise gemici personele artık kalyoncu adı veriliyor.


Kayıklar ihtiyaca göre yapılışında temel çatı su altı formundan başlıyor. Bu yazıyı belki bir kayıkçılık sözlüğü olarak da saklayabilirsiniz. Epey bir kaynak karıştırdım:)


KAYIĞIN BÖLÜMLERİ:


DÜMEN: Teknelerin rotalarını değiştirmek için kıç tarafta bulunan dikey yüzeyler.


DÜMEN YELPAZESİ: Dümenin su içinde kalan en geniş kısmıdır.


YEKE: Dümeni istenilen tarafa çekmek için kullanılan dümen boğazına geçirilen ağaç veya madenden yapılan menivela


KÜREKLER: Teknenin suda hareketini sağlayan, ahşaptan yapılmış gönderlerdir. Denize girecek kısımları yassı ve enli, tutamak kısımları silindirik ve gittikçe şişkinleşen formdadır.

Sadece İstanbul kayıklarında baş tarafı topuz gibi yontulmuş kürekler bulunurmuş. Iskarmozla (bugün bizim kullandığımız yarış teknelerindeki ayın ilkel hali diyebiliriz. Kürek kayıp düşmesin diye kürekçininde güç almasını sağlayan kaldıraçın destek noktası. kürek buraya bir deri yardımıyla bağlanabiliyor) hamlacının eli arasında kalan kısım kalın bir topuzu andırır. Böylece kürek küpeşteye dayandığı noktada dengeli durur ve kürekçiyi yormaz. 


Kürekler boyanmaz aşağı doğru yassılaşıp genişler ve balık kuyruğunu andıran bir şekilde son bulur. Pazar kayıklarında baş veya şaşırtma denen 6,5 m uzunluğunda 80kg uzun kürekler ayakta çekiliyor. Her küreğin ve onu çeken kürekçinin ayrı bir adı bulunuyor.





KÜREKÇİLER:


Güç ve dayanıklılık sahibi kürekçiler, güvenilir kişilerden seçilerek belirli bir iskele kethüdasına bağlı olarak çalışırlardı. İstanbuldaki tüm peremecileri denetleyen başkethüdaya Permeciler Kethüdası deniliyordu. Dümene yakın oturan kürekçi Hamlacı ve ardındaki kürekçiye sigorya, üçüncülere baş manga, dört ve beşincilere ikinci üç manga denirdi. oturdukları yerde saltanat kayıklarında tam güç kullanıldığından kaymamak için koyun postu seriyorlar. çoğunlukla okuma yazma bilmiyorlar. Ama usta çırak eğitiminden geçerek bir uslup ve terbiye öğreniyorlar daha sonra kürekçi olmaları konusunda onaylanıyorlar. Her zaman çok özel giyiniyorlar. Kullanılan tekneye göre farklı ama her zaman özenli bir giyim kuşam söz konusu. Bu konuya ileriki yazılarda kayık ve yaşam kültüründe tekrar değineceğim.


KAYIKLARIN SÜSLEMELERİ:


İstanbul Deniz Müzesi Koleksiyonunda - Hünkar Kayığı Detay



  1. Kalem İşi: Yüzeye kömür tozuyla çıkarılan desenin boyayla renklendirilmesi

  2. Marküteri: Değişik renklerdeki ahşap kaplamaların kesilip iç içe yerleştirilerek boyasız, ağacın doğal renkleri ile yapılan süslemeler

  3. Oyma-Kabartma: Ahşabın özel araç ve gereçlerle oyularak önceden tasarlanan yükselti ve oyuklardan oluşan şeklin verilmesi

  4. Şükufe: Naturalist ya da stilize halde yapılmış çiçek demetleriyle oluşturulan desendir.

  5. Ajurlu: Ana desenin etrafındaki alanların boşaltılmasıyla yapılan süsleme

  6. Naturalist Uslüp:17.yy da ortaya çıkan sanat. Çiçekler, bahar dalları, ağaç motiflerinden oluşan kompozisyonlar

  7. Çelenk: Yaprak, çiçek ya da meyvelerden oluşan oylumlu süsleme

  8. Altın Varak Kaplama: İnceltilmiş altın yapraklarının özel hazırlanmış zemine yapıştırılması ile yapılır.


KÖŞKLER:


İstanbul Deniz Müzesi Koleksiyonu - Hünkar Kayığı Köşkü


Padişah ve ailesinin binmesine mahsus olan saltanat kayıklarının en ihtişamlı kısmı saltanatı, gücü ve zenginliği temsil eden köşkleridir. Bu köşkler, ipek ve kadife perdeleri, altın varaklı süslemeleri, oymalı sütınları, geniş ve rahat koltuklarıyla tam anlamıyla minik birer köşk sayılabilirlerdi.


Köşk örtülerinin rengi de çok dikkat edilen bir husus. Kırmızı renk çokça kullanılırdı.  Hareme ait kayıkların köşkleri farklı renkte çuha ile kaplanırdı. Sadece sadrazam şeyhülislam kayıkları, padşah alayının dışında olmak üzere yeşil çuhayla kaplanırdı.


Haremin ve diğer saray kadınlarının bindiği kayık köşkleri ya tamamen perdelerle kaplı ya da ahşap kafesle çevrili olurdu. Kadınların kayığa bineceği yere kadar olan yol iki taraflı perdelerle kapatılarak adeta sokak (zukak) yapılır. Dışarıdan görünmezdi.


KAYIKLARIN SU ALTI FORMLARI


Bir teknenin sürati ve taşıyacağı yük miktarı, suyun altında kalan kısmının hacmine yani deplasmanına, yüzey alanına ve biçimine bağlıdır. Su altında kalan yüzey ne kadar pürüzsüz ve hidrodinamik kurallara uygun olursa sürtünme de o kadar azalacak ve kayığın sürati o oranda artacaktır. Alt yüzey formları 3 kısımda incelenir:


  1. Altı düz tekneler

  2. “V” şeklinde olanlar

  3. Altı yuvarlak olanlar


Baş Formları:


  1. Kemane Baş. Kayığın baş bodoslaması bir civarda gibi ileriye uzanmakta ve sivri biçimde sonlanmaktadır.

  2. Dikbaş: Teknenin baş bodoslaması düz olarak sonlanmaktadır. 

  3. Kaşıkbaş: Teknenin gövde kısmı uca doğru dalarak gelip yuvarlanarak sonlanmaktadır.

  4. Kancabaş: Kemane baş formunun üst kısmında bir koç boynuzunu andıran, geriye dönmüş helezonik bir kıvrım bulunmaktadır.

Kıç Formları:

  1. Ayna Kıç: Teknenin kıç tarafının sivri olmayıp, kemere istikametinde düz olmasıdır.

  2. Hilal Kıç: Teknenin kıç tarafının yuvarlak formda sonlanmasıdır.


 


TEKNELER:



DONANMAYA AİT OLAN TÜRLER:

İstanbul Deniz Müzesi Koleksiyonu - Kadırga 


KADIRGA: Daha çok Akdenizde kullanılmış çektiri tipi vurucu gücü olan bir savaş gemisidir. 16.yüzyılda Osmanlı donanması’nın büyük çoğunluğunu oluşturur. Tarihtede en uzun kullanılan savaş gemileridir. Kürekçi sayısına göre : Droman, Gali, Galey, Galer, Galles, Galera gibi isimler almış. Kıçta dümeni bulunmayan tekneler bunlar


BAŞTARDA: Kadırgalarda 31 oturak söz konusu olunca Baştarda adı verilirmiş. Üst düzey deniz komutanları bu savaş gemisini kullanıp kumanda ediyorlar. Matrakçı Nasuh ’un çizdiği resimlerde bu tekneleri görebiliyoruz.


Matrakçı Nasuh Minyatür Örneği -  Kadırgalar



BAŞTARDA HÜMAYUN: Padişahlar için yapılan savaş gemisi. Yelken ve direkleri yeşil boyalı olduğu için yeşil kadırgada deniliyor. Nispeten daha süslü ve içinde padişah olduğu için çok ehemmiyetli bir tekne tipi.


MAVNA: Baştardadan daha geniş ve yüksek ancak daha kısa 26 oturaklı çoğunlukla iki bazen üç direkli ve iki katlı olarak inşa edilen çekdiri türü bir savaş gemisidir. Batıdan gelmeyen tek gemi türü.  44 gemici 30 topçu 364 kürekçi 150 savaşçı , toplam 588 kişi ile hareket eden büyük bir savaş gemisi.


FİRKATE: 10-17 oturaklı her küreğini 2-3 kişi çekiyor savaş sırasında 80 savaşçı taşıyor. Donanmada nehirlerde kullanılan donanma gemilerinin en küçüğü olan tekne.


PERGENDE: Ağır donanma gemilerinden, kürekle yürüyen yelkeni yardımcı olarak kullanılan çekdiri türü seri bir savaş gemisidir. 18-19 oturaklı , baş tarafında topu bulunan gemiler. Kalyata’dan büyük fırkate ile aynı kabul edilir. 


KALİTA: (GALLIOTA): 19-24 oturaklı küreğini 4 kişi çekiyor. Haifif ve hızlılar. Keşif ve kovalama hizmeti veren garp ocakları (Cezayir trablusgarb Tunus) filolarında savaş hattında kullanılıyorlar. Donanmanın destek gemilerindendir. Casus yakalamak, düşmandan haber almak için kullanılıyorlar. Donanmadan İstanbula gönderilecek haberleri getiriyorlar. Sultan 3. Murad tahta çıkmak için Manisa’dan sonra  Mudanya'da vakit kaybetmemek için Mudanya’dan 7 saatte İstanbul’a Sarayburnuna kalyata ile ulaşıyor. 





ŞEBEK (FELUKA, XEBEC, CHEBEC): Kuzey Afrika korsanlarının geliştirdiği, hızlı ve manevra kabiliyeti yüksek tekneler. Kalyon ve Karavelin birleşiminden oluşan çekdiri türü. Berberilerin inşa ettiği daha sonra garb ocaklarına bağlanmış.


Şebek Örnek Görseli



KARAMÜRSEL: Osmanlının ilk çekdiri gemisi. Daha sonra nakliyede kullanılmıştır. Birbuçuk direkli, sivri üçgen yelkenli yarım güverteli küçük tekne. Karamürsel beyin kendi adını verdiği Karamürsel limanında yaptırdığı gemi olarak rivayet ediliyor. Gövdesi yuvarlak ve rüzgara dayanıklı teknelerdir.


TOMBAZ: Yelkeni, ikişer demiri ve kürekleri olan bir gemi. Güvertesiz altı düz kayık ,nehirlerde köprü dubası olarak da kullanılmış. Köprü gibi, mühimmat cephane top taşımak için vs kullanılıyor. Donanma için kullanılanaların yelkeni de bulunuyor. 


ŞAYKA: Altı düz enli Dinyeper ve Tuna nehirlerinde kullanılmış. Üç topla donatılmış. İsmi Rusça martı sözcüğünden türemiş bir tekne tipi.


ŞAHTUR: Tuna ve Fırat nehirlerinde kullanılmış ince donanma gemisidir. 


KANCABAŞ: İnce donanma gemilerden biri olup nehirlerde sığ sularda asker mühimmat ve erzak taşımak için kullanılan kayık türü Baş ve kıç kancaya benzer. 


KIRLANGIÇ: İnce donanmanın haberleşme ve karakol hizmetlerini gören, yüz kişilik mürettabatı olan firkateden küçük savaş gemisi Tune ve Mısır sahillerinde kullanımış


ÜSTÜAÇIK: Tunada kullanılmış olan bir dümenci sekiz kürekçi nakliyatta kullanılan gemilerdir.


İŞKAMPAVYE: Tuna nehrinde donanmanın kullandığı ince kürekli haberci tekneleridir.


TOMBAZ: 17.yy sonlarına doğru ve çoğunlukla nehirlerde köprü dubası olarak kullanılan güvertesiz altı düz kayıklardır.





AKTARMA: Tunada ganimet taşıyan nehir gemilerinde, 80- 90 gemici bulunuyordu. 


ÇETE KAYIĞI: Topları taşıyan kayıklara bu isim verilirdi.


Donanmaya ayrıca lojistik destek vermek amacıyla başka kayıklarda bulunuyor. Bu kayıklar işlevlerine göre çeşitleniyor. Savaş dışındaki zamanlarda da şehir içinde bu hizmetleri sürdürebilen kayıklar bunlar.


AT KAYIĞI: (Salapurya) Küçük mavna, baş ve kıç rampalı. ikisi baş ve ikisi kıç tarafta dört küreği var. 12 nefer var içinde. Yelken takmasına izin veriliyor.


ATEŞ KAYIĞI: Denizden yangına müdahale etme araçları.Sahillerdeki yangınlara müdahale ediyorlar. <yangın tulumbalarını sahiller arası süratle naklediyorlar. İnce ve dar yapılılar .


MENZİL KAYIĞI: Haberleşmede kullanılan tekneler


FUNDA KAYIĞI: Tersanelere gemi yapımı tırasında gemileri kurutmak için yakılan fundaları taşıyor


DOLAP KAYIĞI: Deniz yüzeyini temizlemekte kullanılan çöpçü kayıkları


SU KAYIĞI: Donanmanın sefer sırasında ihtiyacı olan suyu temin edip taşıyan kayıklar


FİLİKA: 12 kürekçili donanma kayıkları, aynı zamanda padişahın ve saray erkanının büyük parklardaki havuz gezintilerinde  kullandıkları bir tekneler


BOROZAN Gemileri: Üç ambarlı erzak ve odun nakliyesi yapan gemiler

TOP Gemileri: Kuşatma için büyük gemileri taşıyan gemiler


KÜTÜK: Sığ sularda çıkarma gemisi Altı düz başı kalkık içeriye bükük gemiler


SEKSONCU KAYIKLARI:Büyük İskelede askeri bölüklere ait kayıkçılar var. Seksoncular ocağı. 


YELKENLİ GEMİLER:


GÖKE: Altı mavna üstü kalyon olan kürekli ve yelkenli gemiler

BARÇA: Altı düz, iki üç direkli gemiler

AĞRIBAR: Umur Bey’in adlar akın harekatında kullandığı tahmin edilen gemiler

KALYON: 17.yy ikinci yarısından 19.yy ortalarına dek devam eden üç direkli yelkenli savaş gemileri. BArça, Burton, Karaka, Karavela, Kapak gibi muhtelif çeşitleri var. İtalyada ortaya çıkıyorler. Buharlı gemilere kadar bu gemiler kullanılıyorlar. 

BURTUN: Kalyon çeşidi

FIRKATEYN: Tek ambarlı üç direkli ambar ve güvertede top var.

KAPAK:İki ambarlı 80-100 arası top taşıyor. Mürettebat 800-100 arası

KORVET:Üç direkli yelkenli Uzunluğu 25-32 metre 20-30 top mürettebat 174 kişi

BRİK: Tek ambarlı iki direkli tam serenli en hızlı yelkenli savaş gemisi

ŞALOPA: Haberleşnme Gemisi

ŞEHTİYE: Büyükleri 3 küçükleri 2 direkli , 200-275 mürettebat. 40 top taşıyor. 

USKUNA: İki direkli Yelkenli Savaş Gemisi

KOTRA: Tek direkli hafif kısa yelkenli

PİNK: Donanmada yardımcı küçük yelkenli gemi

GULET: İki direkli hafif donanımla yelkenli gemi

ÜÇ AMBARLI: Büyük Kalyon. 110-120 top  800-1200 mürettebat

CERİM: Üçgen yelkenli nakliye gemisi



DONANMA DIŞI TEKNELER:


SALTANAT (HÜNKAR) KAYIĞI:

Padişahların deniz gezintilerinde bindikleri kayıklara verilen isim bu. On-oniki çifte kürekli olabiliyorlar. Kıç tarafları çok süslü, koyu al atlasla döşeli, üzerinde gölgelik (sayebanı) olarak hükümdarın oturması için bir köşk bulunur. Kıç ve baş altın yaldızlı oymalarla bezeli yapılıyor. Baş tarafta çok özel fenerler bulunuyor. Yine baş tarafında tahta veya gümüşten kartal ve deniz kuşları güç ve egemenliğin sembolü olarak kanatlarını açmış olarak yapılıyordu. Köşk tezyinatında altın, gümüş, bağa, sedef, kaplumbağa kabuğu, ve bazı kıymetli taşlar kullanılıyor. Gölgelikte kırmızı çuhadan ve sırma saçaklı bir örtü kullanılmakta. Köşkün üzerinde hilafet ve saltanat sancaklarından oluşan arma yer alır. Gemi baş tarafında oval ve madalyon biçimli baş arması bulunurken, padişahın tuğrası, çiçekler oval biçimiyle teknenin kıç tarafında kıç arması olarak yer alıyor.


Tekneler 30-32 m uzunluğunda ve 2,5-3 metre genişliğindedir ve tüm kürekçiler özel seçiliyorlar. Bu tekneler minyatür birer saray görünümünde oluyorlar.


Dümenini Bostancıbaşı tutuyor olsa da Bostancıbaşının esas vazifesi çevre hakkında padişaha bilgi vermekti. (Bostancıbaşı: bahçıvanbaşı ile polis müdürü karışımı bu saray görevlilerihem şehir tarihini hem de çeşitli bilim dallarıyla ilgili bilgileri ,çeren defterler tutarlardı. Tarih araştırmalarının önemli kaynağıdır bu defterler.)


Hünkar Kayıkları olarak dünyanın en zengin koleksiyonu bugün İstanbulda Beşiktaş'ta bulunana Deniz Müzesindedir. 


PİYADE : Narin yapılı ve güzellikleri pek çok metinde konu edilen bir tür. Boğaziçi dilberi, hanım iğnesi gibi tabirler kullanılıyor. Lüks Deniz Taksisi olan bu tekneler uzun zarif tasarımları nedeni ile HANIM İĞNESİ olarak da adlandırılır. 1-2-3 çifte kürekçisi olabiliyorlar ve 4 veya 6 yolcu alabiliyorlar. gövdeleri hafif kürekleri hassas, bu yüzden dengeyi sağlamak üzere baş tarafı lobut biçiminde. Ok gibi hızlı kayan tekneler. Zarif süslemeleri ile dikkat çekiyorlar. Küpeştenin 8cm eninde   bir şerit boyası bulunuyor.  

Temizliğine ekstra dikkat ediliyor. Kürek topaçları ve palaları keler ile köpek balığı derisinin sert dişli tarafı ile temizleniyor. Zengin ve orta halli kişiler kullanırdı.


La Gazette Litteraire 19.yy ”  …bu kayıklar çok zarif olmakla beraber, yolcular için çok emin değil… su üzerinde bir kuğu süratiyle süzülüp gidiyorlar. Şark zevki onların yanlarını yaldızlı tahtalara oyulmuş arabesklerle süsler. seyre gidilince kayığın kıç üstüne bir ihram serilir, saçakları denize temas edecek şekilde iki tarafa salıverilir….”


Periziosi - Üsküdar Tablosu 




PEREME: Bizans döneminde de kullanılan ama İstanbul’un fethinden sonra 15.yüzyılda daha da çoğalarak işletildiği görülen , İşletilmeleri denetlenen ve bir nizamnameye bağlı olan dolmuş kayıkları, 2-4-6 kürekçili olabiliyorlar. Yunanca geçiş noktası kelimesi olan peresma kelimesinden türemiş.Burun kısmı kalkık ve yassıdır. Bu ince ve uzun tekneler 18. yüzyıla kadar yolcu ve yük taşımak için kullanılıyorlar. Yelkenlede kullanılabiliyor. 


VEZİRÜAZA KAYIKLARI: Çok süslemeli 7 çifte kürekli kayıklar, köşk bölümü bulunmuyor. Sultan 3. Murat döneminde bu kayıkların yarışları yapıldığı biliniyor.





ELÇİ KAYIKLARI: Çok süslemeli piyade kayıkları ve ulusun milli renklerinde boyalı olurkeni kürekçiler yine milli renklerde yelekler giymekteler. 3. Selim dönemine kadar bayrak çekmelerine de izin verilmiyor ve padişah ayarında olmaları yasaklıdır. Genelde 5 çifte bazen daha büyük. 7 çifte kürekli kayıklarda olmuş


Vezirüaza Kayığı 



MABEYİN KAYIĞI: Mabeyincilerin kullanmış olduğu kayıklardır. Mabeyinciler padişahı korumak, halkın Babıali’ye olan ilişkilerini yürütmek, saraya gelenlerin ziyaretlerini düzenlemek ve saray protokolünü gözetmekle görevli himseler


PAZAR KAYIKLARI: (ALAMANA) 2 REİS 2 DÜMENCİ (BOYNACI) 6 sı hamlacı 20 TAYFA OLUYOR. 2 UCU KIVRIK VE 6-7-8 ÇİFTE KÜREKÇİ, kalın kesitli , uzun aynalıklı, nakışlı, borda çizgisi düz denecek kadar kavissiz. Kendine özgü yapısı var. koca gövdesi ile hemen ayıt ediliyor. Toplu taşıma vasıtası.50-60 kişi ve beraberindeki yükleri 8(sandık, küfe vs) taşıyabiliyorlar.  80 kg 6,5 metre. Yazın mehtap gezilerinde saz heyetleri için kiralanıyor. Yelken takmaları kesinlikle yasak. 





KANCABAŞ: İki ucu kıvrık olan pazar kayıklarının bir diğer adı da kancabaştır. Küreklerin kavisleri tekneni karina eğriliğine tam uyumlu yapılıyor. Böylece, karinada su birikirse suyu almak mümkün olabiliyordu. 


Öndeki tekne bir pazar kayığı ve arkadaki tekne bir piyade kayığı örneği



SATICI KAYIKLARI:


BUZ KAYIĞI: Yüksek dağlardan elde edilen kar ve buzu muhafaza ederek getiren , özellikle sarayın ihtiyacı için çalışan .


ODUN KAYIĞI: Odun nakliyesi, evlerin, teknelerin ve ısınmanın temel ham maddesi olduğu için çok sayıda ve çok işletilen bir tür.


KİREÇ KAYIĞI: Beykozda çıkan kireci naklediyor ve sadece Beykoz kayıkçılarının izinli olduğu bir alan. 


TAŞ KAYIĞI: inşaatlara kereste ve taş naklediyor. koyun iskelelerine yanaşıp, merkeplerle nakliye devam ediyor.


ÇEKLEVE: İki direkli 20m civarı yük gemileri . 16.yy dan istanbula meyve taşıyan gemiler. 


CELİYYE: kızıldenizde hayvan taşımacılığında kullanılan nakliye gemilerinin adı.

ÇAM/ÇAMLICA: Tunada kullanılan nakliye gemileri. 


SAFRA KAYIĞI: Yelkenli teknelerin dengesi için kullanışan safraları taşıyan kayıklar


MAVNA: Yük taşımakta kullanılan 45 tondan 100 tona kadar kürek ve yelken de takılabilen 

Dalyan Mavnası, 4-5 çifte kürekçili 10-15 metere uzunluğunda 3-3,20 metre genişliğinde tekneler.


SANDAL: KAYIK SANDALIN İLK BULUNMUŞ ŞEKLİYDİ DENEBİLİYOR. 1930 larda ekonomik buhran sırasında ortaya çıkıyor. Kayık daha iptidai olabilir ancak sandallar daha ağır, manevrası daha kolay, daha kurnaz ve dümeni var. Boğazda yaşayanların günlük hayatının bir parçası. Sandallara yelken takıp açmak mümkün. 1950 lerde dolmuş vs hizmetlerde de kullanıldığı görülüyor. Bunlara daha sonra motor takmak mümkün oluyor , bu sırada boyların uzadığı üstlerin kapandığı görülüyor. Daha sonra bunlar fiber sürat teknelerine dönüşüyorlar.

İSKELE SANDALI: Saltanat Kayığı gibi ince işlemeli, oymalı, yaldızlıdır. Ihlamur ağacından gezi için kullanılıyor. Omurgada gürgen ve döşekte diş budak ağacı kullanılıyor. Haliçte ve Boğaziçinde kullanılıyor. İki çift kürekli, kanapeli arkası oymalı işlemeli narin gezi sandalları.Dar ve zarif kayıklar.


İki Çifte Sandal- Deniz Müzesi

Piyade Kayığı - Deniz Müzesi

Sandal - Deniz Müzesi

Kayık Deniz Müzesi



FUTA VE KİK:  İngilizlerin ince uzun dar yarış kayıkları “kik” diye adlandırılıyor. Binek kiki, yarış kiki ve donanma kiki olarak ayırt ediliyorlar. Futalar bu model üzerinden İstanbul’da yapılan tekneler. Piyadeler gibi Tek, iki, ve üç çifte oluyorlar. Maun, Çam ve Gül ağacından yapılıyorlar. Armuz usulü, yapıyorlar. , bindirme usulüyle daha sığ olarak yapılıyorlar. Daha ziyade varlıklı kişilerin ilgisini çekiyorlar. Şehzade kayıklarına ilave kikler ekleniyor. Paşalar ve zenginler aralarında yarışa giriyorlar. Donanma amirallerine makam kikleri tahsis ediliyor. Çok yakın bir zamana dek düzenlenen kürek yarışlarına da futa yarışları deniliyordu.


1870 lerde Bebek’te Georges Lulio ustanın bu tekneleri imal ettiğini biliyoruz. 


“..aksi ama sabırlı ve titiz bir adam olan Corci Usta malzemeden sakınmaz, işçiliğe çok önem verirdi. Futa kaplamalarını bindirme denilen usulde, bir kenarı ötekinin üstüne binecek şekilde yerleştirirken, piyade kaplamalarını  da armuz denen usulde yani tahtaları yanyana getirerek postalara çakardı. Her gittiği yerde büyük itibar gören bu Usta , kayığı nasıl yapacağına söz vermişse aynen ve tam vaktinde teslim ediyor. İnşa ettiği örneklerden biri bugün Rahmi Koç müzesinde “ yalı Piyadesi “ olarak sergilenmektedir. Corci Usta’nın futası İngiltereden gelen kayıklardan daha zarif ve üstün olunca doğramacılığı bırakarak sadece Çam ve gül ağacı kullanarak Futa yapımı ile ilgilenmeye başlamıştır. 


O dönemin zenginleri arasında tatlı hayatın göstergeleri durumundalar.


Futa Tekne - Corci Usta



BALIKÇI KAYIĞI: Karadenize açılabilen iki ucu kıvrık balık sepetleri ağları taşıyan gelin gibi süslü balıkçı kayıkları bulunuyor.


TAKA: Mücadele kayığı , hırçın karadenize uygun. kestane ağacından . 100 yaşında olanları var. borda çizgisi baştan uca doğru yay şeklinde sonradan kamaraları da olmuş. FATSA’da deniz şenliklerinde yarışları yapılmaktadır.


Bu kadar geniş bir kültürü varken kano ve küreğin karıştırılması çok acayip değil mi sizce de?? 

Bir sonraki yazıda İstanbul yaşam kültürü içinde kayıkların yerinden bahsedeceğim :) Epey kaynak verdim. Sanırım ödev yapan öğrencilere yol gösterici olabilecek duruma geldi bu seri :))))

Kaynaklar:

Su Yolu Dİlberleri Terry Sonman 

İstanbul’un Kuğuları Saltanat Kayıkları

Kürekli ve Yelkenli Osmanlı Gemileri, İdris Bostan 

Geleneksel Türk Kayıkçılığı ve Gemiciliği , Jean Nahum ve Erhan Ünsal 

Denizlerin Güzelleri - Osman Kademoğlu

Kadırgadan Kalyona Osmanlıda Yelken , Mikyas-i Sefain, Ahmet Güleryüz DEnilen Kitabevi Eylül 2004

History Of Ships , Bernard I

Ireland Hamylyn 1999

Osmanlı Devletinde Spor , Atıf Kahraman s.682-689 Kültür Bakanlığı Yayınları /1697 1995 Ankara 1. Baskı

Pupa Yelken Sadun Boro

Denizlerin Güzelleri, Osman Kademoğlu 

BOĞAZİÇİ YALILARI, ABDÜLHAK ŞİNASİ ŞİİRLERİ

BOĞAZİÇİNDE TARİH, SAMİHA AYVERDİ

Saltanat Kayıkları, Ali Rıza İşipek

Boğaziçinin Güzelleri, Miss Pardoe İngiliz Yazar

Boğaziçi ve Kayık Kültürü, Mehmet Maza,Yeditepe Yayınevi, İstanbul,Mayıs 2010, 1.Baskı

İstanbul Kayıkçıları, Mehmet Mazak, Yeditepe Yayınevi, İstanbul,Aralık 2019, 1. Baskı

Boğaziçi ve Saltanat Kayıkları, Hayati Tezel ve M.Erem Çalıkoğlu, Cem Yayınevi, İstanbul, 1983

Eski İstanbul’da Deniz Ulaşımı, Mehmet Mazak, IBB Yayınları, İstanbul, 1998

Aşk Olsun o Kayıklara, Aryun Ünsal, Everest İnceleme, İstanbul, Ekim 2023



Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

ÇİFT KARİYER YAPABİLMEK - HÜSEYİN TUROĞLU

EGZERSİZ- DİNLENME VE UYKU -DOÇ.DR.PELİN YARGIÇ İLE SÖYLEŞİ

YOLLAR KİMİN ALANI? - SIRA DIŞI MASTER SPORCUMUZ : NUR SÖYLEMEZ