OYUNDA KALABİLMEK ( OLİMPİYATLARDA YER ALABİLMEK - CEM YILMAZ)

 OYUNDA KALABİLMEK ( OLİMPİYATLARDA YER ALABİLMEK - CEM YILMAZ) 


Geçen yıla kadar kürek federasyonumuzun yarışlarının hemen hepsi Sapanca Gölünde yapılmaktaydı. Biz master sporcuların en büyük sorunu ise yarışa girmek için tekne bulabilmekti. Sakarya Kürek bu konuda bize en çok yardımcı olan kulüplerden biri idi ve bu kulübün sorumlu sahipleri iki olimpik kürekçimiz Cem Yılmaz ve Hüseyin Kandemir. Bizlere inanılmaz yardımcı oldukları gibi inanılmaz da mütevazi iki sporcunun ülkemizi 2016'da Rio’da bizi olimpiyatlarda temsil ettiğini bilince onlardan etkilenmemek mümkün değildi. Bu yıl olimpiyat senesinde olduğumuz için kürek sporumuzdan olimpiyatlara giden kürekçilerle bu blogda söyleşiler yapmaya devam etmeye çalışacağım. Geçen ay Ali Rıza Bilal ile olan söyleşiyi okumuştunuz. O bir ilk idi. Cem Yılmaz ve Hüseyin Kandemir ikilisi de bir ilk. Ülkemizden kürek branşında giden ilk ekibimiz. Cem Yılmaz’ın olimpiyatlara gidiş hikayesi biraz sıradışı.  Sıradışı çünkü aslında kotayı alan ekip Enes Kuşku ve Hüseyin Kandemir ikilisi fakat Enes Kuşku talihsiz bir kaza geçirince Cem Yılmaz onun yerine ekip değişikliği ile tekneye geçmişti. 


Kader ve kısmet gözünden bakmıyorum. Çünkü, Cem Yılmaz şans eseri bu ekibe dahil olmuyor. Her an hazırbulunuşluğunu koruduğu için teknede yer alabiliyor. Bu “oyunda kalabilmek” anlamında çok kıymetli ve gençlere örnek gösterilecek bir vaka. 


Hüseyin Kandemir - Cem Yılmaz, Rio De Janerio, Copacabana, 2016 Yaz Olimpiyat Oyunları



Cem Yılmaz 17 yaşında kürekle Şişe Cam Spor Kulübünde 1998 yılında bir arkadaşının çağırmasıyla başlıyor. Öncesinde spor yapmamış. Şişe Cam’da üç yıl kürek çektiği dönemde büyüklerde birincilik dereceleri bulunuyor. Babasının işi nedeni ile İstanbul’a taşınılınca Galatasaray kulübüne geçmek için görüşüyor. O dönem dönemin en yıldız kürekçilerinden olan Murat Türker’e hafif kilo iki çifte için ekip aranıyor. 2002 yılında Onunla ekip oluyorlar ve milli takıma giriyor. Cem Bey o günden itibaren profesyonel sporcu olarak devam ettiği kariyerinde aralıksız olarak 2017 yılında sporu bırakana dek hep milli takımda kalabilmiş. Bu performans ve kararlılığı 19 yıl boyunca sürdürebilmek, “oyunda kalabilmek” onun hedefi olmuş. Tek çifte hariç tüm kategorilerde yarışmış olan sporcunun en keyif aldığı tekne 4- (tek)


“..Yüksek temponun ve uyumun getirdiği akışı en iyi hissettiğimiz teknedir…” diyor. 


Onun hatırasında kalan en güzel yarışı ise 2008 yılında çeyrek finalde İngilizleri eleyerek, A finalde A.B.D yi geride bırakarak Dünya beşincisi oldukları 4x yarışı. (Ahmet Yumrukaya, Murat Türker, Barbaros Gözütok ve Cem Yılmaz yıldız bir kadro) 


Milli Takım Dort Tek Ekibi - Kaynak : Socrates Dergisi Mart 2018 


 

Cem Yılmaz yıllar süren istikrarlı çalışmasının sonucu, Enes Kuşku’nun başına kota alındıktan sonra talihsiz bir olay geldiğinde dönemin tecrübeli milli takım antrenörü Recep Akıcı’nın bu yarışa ve ekibe adapte olabilecek ilk aklına gelen sporcu Cem Bey oluyor. Arjantin’e 20 gün kala gerçekleşince bu olay, Cem Bey yoğun bir programa giriyor. Bu 20 günde beş kilo veriyor. Birlikte olan antrenmanlarını sadece yirmi gün boyunca yapabiliyorlar. Böyle önemli bir organizasyona son anda gidebilmek stresli bir görev. 


Hüseyin Kandemir - Recep Akıcı - Cem Yılmaz
2016 Rio De Janeiro Olimpiyat Köyünde



Kürek Yarışları 2016 Olimpiyatlarında Arjantin’in Copacabana’da Atlas Okyanusunun bir koyunda gerçekleşti. Televizyonda seyrettiğimizde bile bu parkurda nasıl kürek çekilecek diye merak ettik, bir çok profesyonel şampiyon ekibin battığını seyrettiğimiz yarışlar olmuştu. Cem Yılmaz o bir haftalık tecrübeyi şöyle aktarıyor:


  • “… parkurda antrenman yeri 500 metreye düşmüştü. Düzgün bir parkur provası ve son antrenmanı yapabilecek bir yer kalmamıştı. Olimpiyat Köyü ise yarış yerine 45 dakika uzaklıktaydı ve organizasyonun servisleri seyrek konulduğu için sadece servisleri beklemek iki saat civarı sürmekteydi. Arjantin Olimpiyat Organizasyonu bu konularda zayıftı, Dünya Kürek Federasyonu organizasyonları çok daha başarılı… “ diye anlatıyor. 
  • “... Olimpiyat Köylerinde her ülkeye bir bölüm ayrılıyor, hatta çok kalabalık gelen ülkeler için ayrı tek bir bina verilebiliyor ve bu ülkeler bu binaları bayrakları ile giydiriyorlar … yemek çeşitliliği ise inanılmaz. her ülkenin mutfağı için uzun saatler açık restauranlar mevcut. Sporcuların idmanlarını yapabilecekleri çok büyük spor salonları bulunuyor. Diğer ihtiyaçlarınız için marketler köyün içinde mevcut. Köyün içinde dış dünyadan tamamen izole olunuyor… bir yandan da her branşın en iyisi bu köyün içinde olduğundan her saniye bir yıldızlar geçidinin içindesiniz… hatta yıldızlar birbirlerinden imza alıyorlar …” diye devam ediyor sözlerine.


ilk eleme yarışında starta geldiklerinde Hüseyin Bey Cem Bey’e dönüp:

  •  “... çok streslisin abi…” diyor. 

Cem Bey Hüseyin Bey’e 

  • “... farkında mısın olimpiyatlardayız…” diye cevap veriyor. 


“... yarışın ilk bin metresinde yarışa hakimdik, fakat ikinci bin için daha uzun süre birlikte antrenman yapmış olmamız gerekirdi diye ekliyor. Bizim tempomuz düşük kalmıştı…” diye aktarıyor. “...Enes gidebilseydi derece çok daha iyi olabilirdi tabii ki diyor…ekip teknesinin böyle önemli bir organizasyonda başarılı olabilmesi için iki yıl birlikte çekmiş olması ve uyumu tam yakalamış olması gerekiyor, elbette bu sporcuların ayrıca tek çifte antrenmanları ihmal edilmemeli… ve farklı ekiplerle de antrenman yapılabilmeli ve ekip değişiklikleri zaman zaman yapılabilmeli… bu nedenle takımların elinde optimum sayıda sporcu , olimpiyat seviyesinde 3-4 ekip bulunabilmeli … ” diye ekliyor.


Cem Yılmaz - Rio De Janeiro - 2016 Olimpiyat Köyü


24 YIL Sonra ve İlk Kez Ekip Olarak …

1992 Barcelona Olimpiyat Oyunlarından sonra 24 yıl sonra ve ilk kez bir ekip teknesi ile kürek branşında olimpiyatlarda bayrağımız Hüseyin Kandemir ve Cem Yılmaz sayesinde temsil ediliyor. Bu önemli bir gösterge. Eğer olimpiyata gidebilmiş iseniz zaten o seviyedeki sporcuların performanslarının birbirlerinden farkları pek yok. Tamamı yıldız ve elit sporcular. 


İstikrarlı madalya başarısı ise bir kişiye mahsus veya bir sefere mahsus bir fenomen değildir. Yıllarca politika olarak buna yatırım yapılmış olmasını gerektiren dört boyutlu bir kavram. Bu yüzden Hüseyin Kandemir ve Enes Kuşku’nun kotayı aşabilmesi önemli bir başarıdır. Enes Kuşku’nun yerine Cem Yılmaz’ın adapte edilebilmesi de önemlidir. Bu sürdürülebilirlik göstergesidir. Hem Cem Yılmaz’ın önemli bir başarısıdır hem de o dönemde Milli Takımda olan herkesin payının olduğu bir başarıdır. Ama devamının her sene gelebilmesi için üzerinde çalışmak gerekmektedir. 


2016 döneminde gerçekten çok başarılı bir erkek milli takımımız vardı. Cem Yılmaz’ın da dahil olduğu ekiplerimiz önemli uluslararası dereceler aldılar. Bu sporcularımızın bir kısmı şu an Cem Yılmaz gibi öğretmenlik ve antrenörlük yapmaktalar. Cem Bey profesyonel sporu bıraktıktan sonra 2019 yılında beden eğitimi öğretmenliği bölümünden mezun olmuş. Hali hazırda Sakarya’da öğretmenlik mesleğini sürdürürken bir yandan da kulüplerinde sporcu yetiştirmeye çalışıyorlar. Kulübü ilk açtıkları sene okulları gezerek kırk kadar öğrenci seçmişler. Bunlar arasından Zeynep Acar ve Burak Onur Taş elit düzeyde kürek çekebilecek iki sporcu çıkardılar. Bu gençler şu an Galatasaray’ın sporcusu. 


Hüseyin Kaya-Cem Yılmaz-Hüseyin Kandemir - Sapanca Göl Kıyısı - Sakarya Kürek Kano Kulübü



Olimpik kadroları sürekli kılabilmek için alt yapıda çok sayıda kuvvetli adaylar yetiştirilmesi gerekiyor. Bunu nasıl yapabiliriz diye soruyorum kendisine:


Küçük kulüplerin sponsor desteği ihtiyacı olduğunu konuşuyoruz. 


“... Galatasaray ve Fenerbahçe gibi kulüplerin bütçe olanakları var. Ama bölgesel küçük kulüplerin yarışa ve kampa gidebilmek için kaynak yaratabilmeleri zor. Bölgedeki firmaları ve master sporcuları hepsini bu hedefte motive ve organize edebilmek için vakit ayırarak çalışmak gerekiyor. Bölgedeki gençleri antrenman yerlerine getirebilmek için servis ihtiyacı var. Bunu da çoğunlukla biz antrenörlerin yapması gerekiyor. Minikler kategorisinde A-B-C ekipleri olabilmelei ve bölgesel yarışlarla bu çocuklar motive edilebilmeli. Antrenman prensipleri gereği genç yaştaki sporcuyu elit olmak için hazırlarken başlangıç döneminde oyun ve eğlencenin yeri de önemli oluyor. O nedenle bu organizasyonları yerel belediyeler, kulüpler ve çevrede bulunan herkesin paydaşı olduğu organizasyonlara ihtiyaç bulunuyor. Spora teşvik önemli bu konuda aileler de bilinçlendirilmeli…” diye belirtiyor.


Nehir’in Çocukları…

Peki Sakarya bölgesi sizin için nasıl bu bölgenin potansiyelini nasıl görüyorsunuz? diye merak ediyorum.


“... Sakarya’ya önce eşim öğretmen olarak tayin olmuştu. Sonra ben de tayinimi buraya istedim. İstanbul’dan sonra burası “kuralsızlar şehri” gibi geldi. İstanbul kendi kaosunun içinde düzenli ve kurallı bir şehir. Fakat güzel yanı, yatay mimarinin hakim olduğu bahçelerin olması, çocukların bahçe ve sokakta oyun oynama fırsatlarının olması onların daha sağlıklı büyümeleri için bir fırsat…çok kozmopolit bit bölge ve spora çok aşina…futbol başta olmak üzere pek çok branştan milli takımlara sporcu çıkarmış bir yer. Bisiklet, güreş, halter, basketbol biliniyor ve takip ediliyor. Kürek yıllardır burada yarış organizasyonları olduğu için Sapanca ile kısıtlı ama biliniyor. Kozmopolit oluşu her fiziksel yapıda çocuğu bulabilme imkanı da yaratıyor. Sadece sporcu değil tabii seyirci yetiştirmek de, aileleri bu spor gelişimine dahil edebilmek de önemli. Bu konuda “Nehir’in Çocukları Projesi” Sakarya Spor ile bir işbirliği yaptı. Bunun değerli bir adım olduğunu düşünüyorum…” diyor.


“Nehir’in Çocukları” ismi çok hoş . Daha önce duymamıştım. Sakarya Milli Eğitim’in Nitelikli Eğitim Hareketi İzleme ve Rehberlik Projesi’nin baş harflarinden oluşuyor. Sakarya bölgesindeki gençlerimizin hayata hazırlanmaları üniversite ve meslek seçimleri için yönlendirilmeleri geniş kapsamlı bir proje. Haberlerden anladığım daha çok üniversite sınavına dönük eğitimler, deneme sınavları ve yönlendirmeleri içeriyor. Ancak, rehberlik kısmı spor veya sanat ile ilgili öğrencilere de yönlendirme ve rehberlik yapmakta. Sakaryaspor kulübü de bu konuda projenin yanında. Spor karşılaşmalarında miniklere ve ailelerine seyir imkanı yaratıyor. Seyirci sporun can suyu. Nitelikli seyirci ise spora kademe atlatacak önemli bir paydaş. Sürdürülebilir spor için altyapılarla beraber nitelikli sporcu ve nitelikli seyirci de yetişmeli. Olimpiyatlarda daha fazla sporcuyla, her dönem devamlı temsil edilebilmeyi sürdürmek adına bu adımları atabilmek gerek. (Proje ile ilgili linkler aşağıda)


Sakarya’da kürek çekmek için kolay sporcu bulabiliyor musunuz? diye soruyorum. 


“... futbol kadar kolay değil, aileler veya gençleri ikna etmek daha zor oluyor diyor. Hala kürek sporunun tanıtımına ve peri masalı kahramanlarına ihtiyaç var…” diyor ve ekliyor:

“... sporun zeki insanlara ihtiyaca var. dersleri iyi olan sporuda yapabilir. Aynı zamanda spor yapan çocuğun da dersleri iyi olur… “sağlam kafa sağlam vücutta bulunur..” kürek çeken gençler muhakkak bir diploma sahibi olurlar,, okumaya teşvik eden bir spordur. Takım arkadaşlarım Emre Vural ve Murat Bronz gibi kürekçiler şu an A.B.D ve Fransa’da yaşıyorlar ve oradaki üniversitelerde öğretim görevlisi olarak çalışıyorlar… en önemli örnek belki de benim… hiç okulla derslerle alakalı değil gibiydim ama üniversiteyi bitirdim…kürek sporu aynı zamanda bir hayata bakış açısı ve yaşam kültürü aşılar…” diyor.


Oyunda Kalabilmek…sürdürülebilirlik

Kültür, sürdürülebilirlik için çok önemli bir noktaya daha parmak basıyor Cem Yılmaz . Yaşam kültürünün içinde spor yer edinirse ve bireyler anlamlı bir spor kültürüne sahip olursa, tabana yayılan spor nitelikli seyirciyi ve sporcuyu yetiştirmesi mümkün olur. Bu konularda her geçen yıl yeni nesiller daha bilinçli olarak spora katılım sağlamaktalar. 


“...Yeni genç sporculara, uzun yıllar bu sporda sürdürülebilir başarıyı yakalamış bir sporcu olarak  ne tavsiye edersin?... “ Cem Yılmaz:


“...istedikleri şeyi elde etmek için sonuna kadar gitmeliler, durmaksızın çalışmalılar… yetenek yeterli değil…hayallerinin peşinde koşsunlar…kürek çekip iş hayatında başarılı olmayan kimseyi duymadım…kürek sporu kültürü muhakkak her anlamda sizi hayata hazırlar…” diyerek sözlerini noktalıyor.


Oyunda kalabilme becerisi hem bireyler hem kurumlar için temel bazı becerileri içeriyor. Öncelikle disiplin, tüm yatay ve dikey iletişim becerilerinizin doğru olması, değişen dünyada yeniliklere açık olabilmek, bunları takip edebilmek ve olumlu bir uyum becerisini gösterebilmek. Bunu sabırla sürdürdüğünde, hedefinizden sapmadığınızda , bakış açınızı taze tutup, kendinizi geliştirdiğinizde er ya da geç uzun soluklu, bireyler için yaşam boyu istikrarlı bir başarı sağlamanız kesindir. Yenilikleri adapte ederken ise temel bir kültürel değeri ihmal etmeden yapabilme becerisi çok kıymetli, o kültür nosyonu yitirdiğinizde kendinizi dönüştüreyim derken kendinizden vaz geçmeniz de söz konusu…Tarih bunun örnekleri ile dolu. Bu yıl, gelecek olimpiyatlarda daha çok kürekçimizin yer alabilmesi hayal rotamızda duruyor. Oyunda ve yaşamda kalabilmek işte gerçek hayat başarısı…


Meraklısına İlgili Linkler:
https://sakarya.meb.gov.tr/www/nehir-projesi-hayata-gecirildi/icerik/3690
https://olympics.com/ioc/news/being-an-olympian-is-much-more-than-just-excelling-at-sport
https://hbrturkiye.com/blog/is-dunyasinin-degisen-kurallarinda-oyunda-kalmak

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

MASTER KÜREKÇİLERİN USTASI : FATİH ÖRER

ŞAMPİYON YETİŞTİREN AİLE OLMAK

SÜRDÜRÜLEBİLİRLİK İÇİN NESİLLERCE KÜREK - NİHAT USTA'DAN GENÇLERE ...