NOSTALJİ FENERİ İLE GELECEĞİ AYDINLATMAK (KADIN KÜREKÇİLER 39)
Hafta başında okulların açıldığı ilk gün Galatasaray'ın eski kürekçilerinden Oya Özkök ile buluşmak için Arnavutköy'ün yolunu tuttum. Boğaz kıyısının her yeri benim için eşsiz güzellikte ama Arnavutköy, karşı kıyısında Kuleli Askeri Lisesi'nin zarif mimarisi ile bir başka güzeldir. Hala içinde nostaljik bir zerafet barındırır. Sadece kıyı şerindindeki bir kaç sıra tarihi bina değil, arka sıralardaki dar sokak ve evler hala 1950-1960 lar gibidir. Ağaçlar, evler, balkonlar birbiri ile bütünleşmiş ve insanlar geçmişte olduğu gibi nispeten daha yavaş görünen hayat ve komşuluk ilişkilerini korumuş hissi vermektedir.
Oya Hanım ile sohbet ederken bu nostaljik semtin eski halini gözümde canlandırıyorum. Eski kozmopolit yapısını, sahil yolu yapılmadan önce, kıyıdaki her evin kayıkhanesi ve önündeki sandalları, meşhur Arnavutköy bostanları ve çileklerini, sandallarla yapılan pazar yolculukları ve tabii İstanbul'un balık ve balıkçılık ile içi içe o eski yaşamını düşünüyorum. Oya Hanım'ın oturduğu sokakta; hemen bir iki bina yanda, nerdeyse dönemin hem Galatasaray Kürek Takımı hem antrenörleri oturuyormuş. Bugünkü Galatasaray Master sekiz tek takımının yarısı bu sokakta oturmuş ve bir kısmı oturmaya hala devam ediyor. Kürek sporu o dönem bu mahalle çocuklarının birlikte yaptığı bir spor ve aslında daha da fazlası Boğaziçinin yaşam kültüründe iz bırakmış bir unsur. Onların eğitmenleri de bir Arnavutköylü Ünal Köprülü ve Kadın sporuna çok katkıları olan Nükhet Anadol olmuş.
![]() |
| Galatasaray Kadın Kürek Takımı - Önde efsane hocalardan Emin Gezgöç |
Oya Özkök 1968 - 1971 yılları arası Galatasaray Kadın Kürek Takımında Galatasaray adasında hem antrenman yapmış, hem de o yıllarda Küçükçekmece, Kartal , Ankara Mogan, Karadeniz Ereğli ve İstanbul Boğazında düzenlenen yarışlara dört tek teknesinde hamla oturarak katılmış. Pek çok madalya ve şampiyonluk kazanmışlar. Oya Hanım esas olarak tek kürekçi, sadece bir kez, Nur Alemdar ile Sapanca'da iki çifte yarışmış, ancak o güne dek sadece tek kürek çekmiş olmak ve çifte küreğin Boğazda kullanılan sandallardan farklı bir teknik beceri gerektirmesi istedikleri sonuca uzak kalmalarına yol açmış.
"...Bizim dönemimizde tekne sayısı yetersizdi, erkek sporcuların antrenmanı bittikten sonra kadın sporcu antrenmana başlayabilirdi...." diye anlatıyor. Bu erkek sporcularla aynı teknik beceriyi geliştirmekte su şartlarının ilk antrenmanda daha uygun olması nedeni ile kadın sporcular için dezavantaj olmuş.
"...Bütçe yetersizliği öne sürülerek kadın takımları yarışlara götürülmezdi..." diye sözlerine devam ediyor.
Uluslararası yarışa götürülmeyecekleri için de daha az ilgi görmüşler belki de. Yarış yerlerinde diğer takımlardaki sporcularla dostluk kurardık. Sevilen aynı uğraşı etrafında pozitif bir rekabet olduğunu hatırlıyor. Hatırasında küreğe ilişkin kalan unutulmaz anlar hala canlı. Kürek palasından düşen su damlalarının sesi kulaklarında.
![]() |
| Oya Hanım Ekip arkadaşlarıyla Madalya Töreninde |
"...Kürek sporu insana sağlıklı bir sosyal yaşam yaratır, ben samimi çok güzel dostluklar edindim. Sporu yaşam boyu sürdürme alışkanlığı kazandım. Kürek çekme imkanı çalışma hayatım başladıktan sonra bulamadım ama yazın Boğazda yüzmeye ve kışın kayak yapmaya devam ediyorum. Her gün yürüyüşlerimi sürdürüyorum. O günün imkanları hem çalışıp hem kürek çekmeye izin vermiyordu ..."diye anlatıyor.
Kürek sporunu özellikle kadın küreğini nasıl geliştireceğiz sorusu üzerine Oya Hanım şöyle cevap veriyor:
![]() |
| Oya Özkök Yarış sonrası İskelede |
" Öncelikle kürek sporu maddiyata dayanan bir spor, sporcunun çok iyi beslenmesi gerekir, ulaşım sorununun çözülmesi de önemli fark yaratacaktır...bizim başladığımız dönemde kadın olduğum için yapamazsın diyen olmadı, ama bütçe kısıntısı nedeni ile erkek sporcularla aynı imkana yurtdışı yarışlara gitme imkanına ulaşamamıştık ..." diyor. "..Bugün hala çok sayıda yerel küçük kulübün ve sporcusunun imkansızlıkları devam etmekte. Diğer deyişle kadına özel demeyelim ama bütçe sorunu bitmiş değil, hala devam ediyor...."
"...Diğer konuda bu sporu sevdirmek gerekli, sporcuyla birebir ilgilenmek ve uğraşmak gerek.." diye ekliyor. Bitez'de kendisi de eski bir Galatasaraylı ve Arnavutköy'lü olan Celal Gürsoy Hocamız'ın Bodrum'da insanlara bu sporu nasıl sevdirdiğini örnek gösteriyor. Orada kürek sporu kültürü oluşmaya başladı ..."diyor.
Oya Hanım ile birlikte düşünmeye ve eski İstanbul kültüründe var olan, fakat akıl almaz bir hızla 3-4 milyondan 20 milyona fırlayan nüfus nedeni ile çok hızlı bir değişime sahne olan İstanbul'da eski bir arada yaşama kültürünün azaldığını konuşuyoruz. "...bu kadar çok yabancı yoktu ... Boğazda yaşayan herkesin neredeyse sandalı vardı, ulaşımı sandalla sağlamak olağandı, balıkçılığı ve balığı boğazda yaşayan hemen herkes bilirdi. Nostalji yapıp andığımız bu yaşam kültürü silikleşirken belki deniz kürekleri sayesinde bu sporu sevdirerek yeni bir sportif kültür geliştirme imkanını geliştirebileceğiz..." diye düşlüyoruz.
![]() |
| Galatasaray Kadın Kürek Takımı 1968-1971 |
Ben de Oya Hanım'a yeni federasyonumuzun eğitimi devam eden kürek sporcularına burs imkanı yaratmak için Türk Eğitim Vakfı ile birlikte başlattığı projeden bahsediyorum. Sporcuların beslenme, ulaşım ve eğitim ile ilgili ihtiyaçlarına bir katkı yaratmak adına önemli bir girişim. Umarım katlanarak devam edecek. (Yazı sonunda bağış linkini ve buradaki linkten detaylı bilgiyi bulabilirsiniz)
Oya Hanım ile epey bir Arnavutköy yaşamı, boğazın sandalları ile ilgili nostalji yapıyorum. Yanından ayrılırken, Boğaz sandalları ile ilgili bir kaynağa ulaşma umuduyla Büyükşehir Belediyesinin kitap satış reyonuna uğruyorum. Su, deniz ve balıklarla ilgili çok kaynak var ama sandallara özel bir şey bulamıyorum. Deniz Müzesinde çok daha fazla kaynak bulunuyor. Saltanat kayıklarının yanı sıra Atatürk'ün kullandığı futa tekne ve kayıklar sergileniyor.
Vapur yolculuğu boyunca, internet üzerinden biraz daha Arnavutköy üzerine okuyorum. İstanbul eski yaşamını merak edenler için aşağıya linklerini bıraktım. Eve varınca Celal Gürsoy Hoca'nın bana armağan ettiği Arnavutköylü Amatör Bir Balıkçının Hatıraları kitabına dalıyorum. Kitap bir dönemin yaşam kültürüne önemli bir katkı. Boğazda olta veya istavrit çaparisi atmak üzere çıkan sandalları anlatıyor. Boğaz balıklarının hepsi hakkında bilgi olduğu gibi, eski yeni farklı sandallar hakkında epey bilgi var. O dönem çocuklarının boğazda yüzmeyi, dalmayı, akıntıyı, rüzgarı, fırtınayı, kürek çekmeyi nasıl öğrendiklerini ve bu yaşam kültürünü buluyorum. Yüzmeyi ve kürek çekmeyi bilmek o dönem gençleri için doğal bir şey iken bugün maalesef İstanbul'da çocuklarımızı kirlenme yüzünden denize girmek için çok da teşvik etmek istemiyoruz. İmkanı olanlar yazın soluğu havuzlarda veya ülkemizin güney sahillerine gitmekte buluyor. Bir keresinde ,çocukların boğaz kenarında yürürken ".. burası şehir denizi o yüzden yüzülmüyor ..." dediğini hüzünle işitmiştim. Neyse ki, bir dönem azalan kürek kulüpleri şimdi deniz küreği sayesinde yeniden çoğalmaktalar.
Nostalji hakkında biraz daha araştırma yapınca içinde bir parça hayal ve bir parça da geleceğe gönderme olduğunu öğrendim. İnsanlar olarak bizler iyi şeyleri beynin izin verdiği hislerle hatırlama eğiliminde, kötü şeyleri daha az hatırlama eğilimindeyiz. Nostalji ise hatırladığımız o güzel olayı "..ah! keşke yine eskisi gibi olsa diye isteyerek; geçmişten geleceğe gönderdiğimiz bir mesaj..." Kürek hakkında Oya Özkök Hanım ile konuşup, eski tenha İstanbul kültürünü özlemle anarken şimdi yeni bir kürek sporu kültürünü oluşturmanın temellerini atmak üzere kolları sıvayan pek çok spor sever insan olduğunu fark edip mutlu oluyoruz. Hem TEV ile yapılan iş birliği spora ve gençlere maddi destek sağlayabilecek hem de çoğalan deniz kürekleri ile deniz ve göllerimizi teknelerle doldurmaktayız.
Tüm ekonomik olumsuzluklara, savaşlara rağmen iyi şeylerin olmaya devam edeceğine inanmaya devam ediyorum. İnanmak başarmanın ön koşulu... Arnavutköy nostaljisi ile başlayan bugünkü yolculuk kürek sporunu ülke kültürümüzün ayrılmaz bir parçası olması hayali ile devam ediyor, şimdi hayallerimiz rotamızda , kürek başına...
![]() |
| Celal Gürsoy, Arnavutköylü Amatör Bir Balıkçının Hatıraları Kitabından Alınmıştır. |
https://fonzip.com/tev/kampanya/-gelecege-kurek-ceki-yoruz--bagis-kampanyasi
https://open.spotify.com/episode/7lipK25ibhxE4urFqpQpq3?si=yneNr4FQRvC3UQ1PVGujnA
https://evrimagaci.org/nostalji-nedir-gecmise-duyulan-hasret-bir-hastalik-olabilir-mi-9578/amp
http://www.megarevma.net/bogazin_incisi.htm
https://www.gazetekadikoy.com.tr/yazarlar/emre-musazlioglu/kadikyde-kayiklar
https://www.denizbulten.com/mobil.php?islem=yazarlarimiz&altislem=detay&id=62
https://www.ekrembugraekinci.com/article/?ID=1146&suda-oynar-kayiklar
https://www.ekopara.com/m/haber/sandalla-ulasin-eski-sularda-kaldi






Yorumlar
Yorum Gönder