İÇ MOTİVASYONU ARTIRMAK (KADIN KÜREKÇİLER 33)


 Bu hafta Fenerbahçe Spor Kulübü eski kadın kürekçilerinden Didem Dağkılıç Tanaçan ile buluştum. Yine bir kadın lider ve sporcu ile biraz geçmişten biraz gelecekten ve yapılması gerekenlerden konuşuyoruz. Didem Hanım'da pek çok kadın sporcu gibi voleyboldan kürek sporuna transfer olanlardan. Küçüklüğünden itibaren aslında su sporlarının içinde olmuş Didem Hanım. Yüzme ve Denizcilik her zaman hayatının bir parçası olmasına rağmen o da pek çok genç kız gibi uzun ve güçlü fiziği nedeni ile voleybolla spor hayatına başlamış. Fenerbahçe Spor Kulübü voleybol şubesini kapatınca, dönemin yöneticilerinden Semih Bayülken'in yönlendirmesi ile kürek takımına geçiyor. O dönem Semih Bey, "...kürek çekerseniz, size voleybol şubeyi açacağım ..." demiş. Bunun üzerine Kalamış Suadiye arası antrenmanlara başlayıp, aynı sezon içinde yarışlara girmişler. Önceden Kalamış'ta çay bahçesinde oturup beğenerek izledikleri spor, teknenin içinde olup kürek çekmeye başlayınca tüm takım için artık vaz geçemeyecekleri bir spor haline gelmiş. Voleybol şubesi yeniden açılmış açılmasına fakat Didem Hanım ve takım arkadaşları tekrar voleybola dönmemişler. Didem Hanım:

"...Hayat suda başlıyor. .. ve su sporlarının en iyisi ise kürek sporu..." diye tanımlıyor.

Didem Hanım'ın sağ hamla oturduğu dört tek dümencili ekipte Rüya Hanım, Betül Hanım ve Nilüper Hanım var dümende ise Elisabeth Hanım. İyi antrenörlerimiz oldu onlarla iyi bir teknik geliştirebildik diye anlatmaya devam ediyor. Bizim dönemimizde en önemli uluslararası yarış Balkan Şampiyonası idi ve bu şampiyonayı hedefimize almış ona göre hazırlanmıştık diye belirtiyor.

Fenerbahçe Dört Tek Dümencili Kadın Takımı - Küçükçekmece


Çok motive bir sezon geçiriyorlar, çok iyi form tutuyorlar ve Ankara'daki yarışlarda çok iyi dereceler elde ediyorlar, Balkan Yarışlarında kadın sporcuların derecelerini geçebilecek madalya getirebilecek düzeyde bir takım haline gelmişler ve kendilerine inançları tammış. Ancak, federasyon dört kadın sporculu bir takıma bütçe ayıramayacağını söyleyip takımı yarışlara götürmemiş. Onların yerine başka bir iki tek kadın takımı şampiyonaya götürülmüş. Bu ciddi bir motivasyon kaybı, heveslerini kıran önemli bir olay oluyor genç takım için. Bu haksızlık öylesine derin etkilemiş ki, o dönem gazetelerini hala muhafaza ediyorlar. 


Kadın sporcuların tüm spor branşlarında aşması gereken engellerin başında bütçe sorunu geliyor. Yazıyı hazırlarken bir yandan bu yıl ilk kez düzenlenen Kadınlar Bisiklet Fransa Turunu seyrediyorum. Yarışı anlatan ekip, kadın sporcuların bütçe sorunundan bahsediyor. Bir hafta sürecek bu yarışlarda yol boyu destek vermesi gereken ekiplerin bütçe olmaması nedeni ile kısıtlı tutulması. Sporcuların yol boyu ihtiyaçlarında, tekerleğin değişmesi, yedek jantlar vs az olması gibi sorunlarla kendi başlarının çaresine daha fazla bakmalarını  gerektiriyor. Bizde de bütçeye takılanın önce kadın sporcular olması üzücü ama şaşırtıcı değil.

Didem Hanım'da diğer arkadaşları gibi üniversite sınavlarına hazırlanıyor ve 1976 yılında diş hekimliği fakültesini kazanıyor. Üniversite eğitim başlayınca sporculuk serüveni sona eriyor. Kendisi gibi kürekçi ve antrenör olan aynı zamanda da iş adamı olan Bülent Bey ile evleniyor, kızları Devran'ı da çok başarılı bir sporcu olarak yetiştiriyorlar. Devran'ın kürekçi olmasını istedik diye anlatıyor. Ama Devran Tanaçan gönlünü basketbola kaptırıyor ve Türk kadın basketbolunun en önemli isimlerinden biri oluyor ve spor kariyerine halen yurt dışında devam ediyor.

Didem Hanım  2004 yılına kadar da aktif olarak muayenehanesinde hekimliği sürdürüyor. Hem anne hem hekim olarak çalıştığı bu süreçte kürek sporundan da hiç kopmamış. Federasyon bünyesinde hem milli takımda görevler almış hem de hakem olarak çeşitli dönemlerde çalışmış. 2004 yılında eşini kaybettikten sonra ise eşinin fabrikasının başına geçip on beş yıl daha işin başında yöneticiliği ve işin liderliğini sürdürmüş.   

Didem hanım bir dönem kadın milli kürek takımınının sorumluluğunu alarak, ablalık yapıyor.  Kaş'ta düzenlenen Milli takım kampında dönemin Bulgar antrenörünün sporcularla yeterince ilgilenmediğini görünce, Aytufan Doğu Hoca ile bir tutanak hazırlayıp şikayet ediyorlar. Ancak, bu tavırları dönemin yöneticileri tarafından hoş karşılanmıyor. Aynı dönemde hakemlik sınavlarını da kazanmış ve üç-dört sene kadar hakemlik de yapmış. Sahadan ayrılmayan kadın lider olarak devam etmeyi sürdürmüş. Sonra bu şapkaları gençlere devretmiş. 

Didem hanım genç kızlığında da çok yönlü bir insanmış. Bir yandan fotoğrafçılık, bir yandan karikatür çizimi ile ilgilenirmiş. Şimdide hala birden fazla dernekte ve sosyal sorumluluk projesinde aktif olarak çalışmaya devam ediyor. Kadınların hayatın içinde güçlü bir duruş ile var olmayı sürdürebilmeleri çok önemli. Didem Hanım da o rol modellerden biri. 

Bugüne kadar kadınların sporda veya hayatın içinde daha fazla neden var olamadıklarını açıklayabiliyoruz. Ama onları sahadan ayrılmadan devam etmeleri için neler yapabiliriz sorusuna şöyle cevap veriyor Didem Hanım.

Didem Hanım'a göre, sporcuyu malzemesizlik, ilgisizlik ve gayretin takdir edilmemesi yıldırmakta, bu yüzden organizasyonu ve motivasyonu sağlayacak bir lider gerekiyor. Sporcunun yanı sıra ailelerin de motive edilmesi gerekiyor diye ekliyor. Aileleri motive ederken sporculara verilen yurt içi ve yurt dışı burslar hakkında bilgilendirmek etkili olabilir. İnsan boşa kürek çektiğini hissettiği zaman motivasyonu kırılır. Herhangi bir konuda içsel motivasyonu sürdürebilmek için umut ve pozitif bir beklentiye sahip olmak gerekiyor. Verilen sözlerin tutulacağına inanmak ve güvenmek gerekiyor..." diyor. 

Düşünüyorum da bu çok doğru, boşa kürek çektiğini düşünen, gelecekle ilgili umudu ve inancı kalmayan insan vaz geçip yön değitiriyor yeni arayışlara giriyor. Var olabildiği, ait olabildiği, kabul edildiği ve kendini gerçekleştirebileceği başka yönler arıyor. Bu sadece kürek sporu için değil, bugün ülkemizde yaşanan beyin göçününde sebebi. Burada emeklerinin heba olacağını düşünen pek çok eğitimli insanın varlıklarını gösterme umudu taşıdıkları yerlere yerleşmek üzere maceralara girdiğini görüyoruz. Emeklerinizin değerinin bilinmesi ve takdir edilmek sizin pozitif yönde içsel motivasyonunuzu artırıyor. 

Biz de kürek sporcularımızı ve özellikle kadın sporcularımızın sayısını artırmak için bazı küçük görünen pozitif adımlar atabiliriz. Örneğin, geçmişte de Avrupa ve Balkanlarda başarı sağlayan kadın sporcularımızı federasyon tarihçesine ekleyerek başlayabiliriz. (**) Böylece genç sporcu da emeğinin takdir göreceğine inanıp güvenebilir. 

Malzemenin ve ilginin  cinsiyet ayrımı yapmaksızın sporcular arasında dağılacağına tüm sporcuların inanmasını sağlamak gerekiyor. Bunda da antrenörlere düşen görevler var. Belki antrenörlerimizi de bu konularda seminerlerle beslemeliyiz.  

Tüm kulüplerin ve federasyonun kendi bünyesinin bir bağımsız kuruluş tarafından sosyal uygunluk açısından denetlenmesi ve ilerleme raporu çıkarılması da faydalı olabilir. Sosyal uygunluk denetiminden kastettiğim, hiç bir düzeyde ayrımcılığın kalmadığı ve bu konuda bazı plan ve programların olduğu bir düzeni düşlüyorum. Kulüpleri bu çabayı artırmak üzere nasıl motive ederiz ? Bunu epeydir düşünüyorum. DÜŞÜNMEYE VE DÜŞLEMEYE DEVAM ...


(**) Örneğin Elif Lermi'nin ve Naz Tuksal'ın ilk uluslararası dereceleri getiren sporculardan olduğunu biliyorum ama tarihçede bugüne kadar yer almamışlar. Federasyon tarihçe ile ilgili bir çalışma yapıyor, sanırım bu durum kısa zamanda çözülecek.

https://hayalrotanizda.blogspot.com/2022/03/savasci-kadin-kurekciler-22.html

https://hayalrotanizda.blogspot.com/2022/03/eser-birakabilmek-kadin-kurekciler-20.html


Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

ÇİFT KARİYER YAPABİLMEK - HÜSEYİN TUROĞLU

YOLLAR KİMİN ALANI? - SIRA DIŞI MASTER SPORCUMUZ : NUR SÖYLEMEZ

PERÇİN (GİRİŞİMCİLİK VE TEKNE ÜRETİMİ 4)