GİRİŞİMCİLİK VE TEKNE ÜRETİMİ



İlk gittiğim Dünya Master yarışlarında ufak tefek Japon sekiz tek ekiplerinin, bu sporda çok başarılı olduğunu görmüştüm. Bu özellikle benim gibi ufak tefek insanlar için çok motive edici bir görüntü idi. Başarılı olmalarının en önemli sebebi, disiplinli çalışma ile mükemmel uyumu yakalamış olmalarıydı. Eski sporculardan birine bu konuyu anlattığımda bir de kendi teknelerini yapabildiklerini söyledi. Bu bilgiyi hiç doğrulayamadım. Ama araştırırken Japonya'nın geleneksel kürek festivalleri olduğunu öğrendim. Ailece katılınılan piknikli eğlenceli baharı kucaklayan geleneksel tekneleri ile kürek çekilen bir festival. Cevap doğru değildi belki ama bence doğru bir soruya uzanmamıza yol açıyordu.

Özellikle durgun su küreğinde tekne tedariği bu sporun en önemli dar boğazlarından biri. Marka olan Empacher ve Filippi teknelerinin üretimi Avrupa'da yüksek maliyetlerle yapılıyor, lojistiği ve gümrükleme sırasında ödenen KDV ile birlikte bir teknenin siparişten itibaren ülkemize girişi 3 ay bazen daha uzun sürüyor. Buna ek olarak, ithalatı dövize bağlı olduğu için, aslında ihtiyaç bir spor malzemesi olmasına rağmen son devalüasyonla iyice ulaşılmaz ve ciddi bir lüks halini aldı. 




Avrupalı kürekçi de maliyetli teknelerden çok mutlu değil aslında bu yüzden piyasaya daha uygun fiyatla giren Çin menşeili Wintech gibi markalar pazar payında yer alma fırsatı buldular. Bizim ülkemize geldiğimizde, Cumhuriyet öncesi bazı organizasyonlar var, ama bugün anladığımız anlamda sportif kürek çekme Cumhuriyet ile birlikte başladı diyebiliriz. Atatürk'ün bu spora önem verdiğini kendisinin Florya'da kürek çektiğini hatta Anıtkabir'de sergilenen bir ergometre cihazı olduğunu biliyoruz. Tekne yapımının geliştirilmesi için Romanya'dan tekne ustaları getirttiğini ve yapılan tekneleri tüm sahillerimize dağıttırdığını biliyoruz. Sonrasında gelişen teknolojiyi takip edemediğimizi ve tekneleri iyileştiremediğimizi görüyoruz. Tekrar Canpol diye bir tekne üretimi denememiz var, ancak bu teknenin de kalitesi ile ilgili bir standart yakalanamadığı için, bir süre sonra bu teknelerde piyasadan kalkıyor ve yeniden ithalata mahkum hale geliyoruz. Başlayıp, sürdürememe gibi bir sıkıntımız var. Hali hazırda deniz küreği tekneleri son yıllarda ülkemizde üretilebildiği için, deniz küreği büyük bir ivme ile yaygınlaşmaya başladı. Bu hafta piyasaya farklı bir vizyonla giren deniz küreği imalatı ve ihracatı yapan Özgür Bey ile  görüştüm.

Özgür Reyhanoğlu ile pandemi sırasında Ankara'da Mogan'da yapılan bir master kürek etkinliğinde tanışmıştım. Kendisi Mogan Kürek Kulübünün eski kürekçilerinden  birisi. Esas uzman olduğu sektör tıpta yapay zeka kullanımı ile ilgili projeler geliştirmek, buna ek olarak kendisinin tekne üretmek üzere bir girişimi var. Bu girişimi hakkında onu aradım. O da büyük bir nezaketle bana vakit ayırdı. 

Cebimdeki meraklarımla karşılıklı sohbet ediyoruz. Türkiye büyük tekne, motor yat, yelkenli yat ve hatta savaş gemilerinin yapımında Dünya pazarında son derece ileri iken, kürek teknelerini nasıl oluyorda yapmıyorduk? Gerçekten Türkiye kürek teknesi ihtiyacı ile ilgili mevcut pazarı ve talebi, üretmeye değmeyecek kadar küçük, karsız ve mantıksız mıydı? Özgür Bey'in kürek teknesine olan ilgisi nereden kaynaklanıyordu? Onu bu girişim ile ilgili motive eden neydi? Yapılamaz diyenlere rağmen, yapabilme arzusu nasıl ortaya çıkıyordu?

Özgür Bey, 1986-87 sezonunda lise öğrencisi iken Beden Eğitimi dersinde kürek sporu için seçilmiş ve Mogan Kürek Kulübünün sporcusu olmuş. 1995 yılında Üniversiteyi bitirene kadar aktif olarak kürek çekmiş. Mogan Kürek Kulübü 1992-93 sezonunda Ankara Üniversitesine devrolmuş. Hali hazırda da Ankara Üniversitesi çalışmalarını burada sürdürüyor. Kürek sporculuğunun yanı sıra aynı kulüpte antrenörlük ve yönetim kurulu üyelikleri de yapmış. Özgür bey: 
"...tekne sıkıntısı biz genç iken de vardı.Olimpiyatların başladığı günden beri var olan en eski branşlardan biri olan kürek sporu her zaman tesis ve donanım bağlı bir spor oldu..." diye başlıyor sözlerine. "...Kürek sporcu sayısı Dünya'da oldukça fazladır. Pandemi devam ederken 2021 yılında sadece İngiltere'de 550.000 bin kişi yarışlara katıldı. Almanya'da 90.000 lisanslı sporcu bulunuyor. Genellikle kökü üniversite kaynaklı olan bu saf amatör spor branşı için Dünya genelinde düşünüldüğünde pazar geniş. Kürekçilerin hepsi aynı zamanda ayrıca birer meslek sahibidir. Fizikçi, doktor, mühendis, psikolog her meslekten sporcuya rastlarsınız, bu da bu sporun yaygın olarak yapılışını açıklamaktadır. Aslında kaliteli ve uygun fiyatlı tekne ihtiyacının her yerde olduğunu göstermektedir bu bize. Nitekim, wintech, swift gibi markalar pazarda yer edinmeye başladılar. Farklı imalatçıları da duymaya başladık. Filippi ve Empacher marka değerleri yüksek ve güvenilir marka imajını oturtmuş oldukları için şu an önde olsalar da, bu piyasaya giren diğer tekne markaları da aynı kalitede ürünler geliştiriyorlar. Ülkemizde şu anda Salani, Ave, Wintech, Nelo, Janousek gibi markaları da yarış yerlerinde görüyoruz. Sahipleri teknelerinden memnun, diyerek sözlerine devam ediyor. Ben de geçen ay İngiltere'de bir kaç kürek kulübü gördüm tamamı Janousek marka tekne kullanmaktaydı diye ekledim.

Özgür bey, ülkemizde tekne yapımı kalitesinin üst düzey olduğunu belirtiyor. Kompozit materyalle yapıldığı için çok dayanıklı ve gerektiği kadar hafifler. Kompozit, birbirinden farklı bir kaç materyali bir araya bir çeşit dokuma gibi getirdiğiniz bir teknoloji. Ve biz de bu konuda oldukça iyiyiz, diyor. Özgür Bey'i bu konuda merakla araştırmaya yönelten, onun kürek sporuna duyduğu tutku. Daha gençken de bu üretim işini düşündüğü gibi, Burgashell marka tekneleri de ülkeye ilk ithalatını o gerçekleştirmiş. Ama okçunun hedefi tam tutturması için yıllara yaygın tecrübe gerektiriyor. Daha sonra kompozit materyalden yaptığı ilk teknenin adı "Dora" oluyor. Aylar, oturaklar bir çok yedek parça ihtiyacı için görüşmeler yaparken Swift firmasıyla yolları kesişmiş. Şimdi birlikte önemli bir işbirliği yapmaktalar.

Deniz Küreği, Dünya'da hızla yaygılaştı. Durgun sudan daha fazla dalgalı deniz var. Bu tekneleri her yaş ve her fitnessteki kişi kullanabiliyor ve kayıkhane ihtiyacı daha az, bu sebeplerle yatırım maliyeti tüm taraflar için daha ulaşılabilir. Ve bugünkü konjonktürde önümüzdeki Paris olimpiyatlarında ayrı bir branş olarak yarışmaların yapılacağını görüyoruz. Deniz Küreği'nin önü açık görünüyor. Swift'in sahibi Bay Gareth da eski bir kürekçi ve tekne üretme motivasyonu 'kar etmekten ziyade daha çok insan kürek çekebilsin' olmuş. Kürekçiler benzer hayallere sahip öyle değil mi? 


Gareth Gruenbaum kendisi de eski bir kürekçi. Tekne ticaretine 1997 yılında Japonyada ithalat ile başlamış, takip eden dönemde 2000 yılında Çin'de üretime de başlamış. Swift markasını ise 2005 te kurmuş. Üretime önce durgun su tekneleri ile başlamış. 2013 yılında üretim yelpazesine deniz küreği teknelerini de eklemiş. Yılda 1200 tekne satışı ile bugün Dünya'nın en çok kürek teknesi üreten firması ve   piyasayı domine etmekte. Bay Gareth, bizim ülkedeki "Gold Kompozit" in kalitesinden ve ülkenin ticaret ile ilgili lojistik avantajlarından etkileniyor ve Özgür Bey ile yıllık tek çifte ve iki çifteler olmak üzere 300 tekne üretimini içeren bir kar ortaklığı kuruyorlar. Şu anda İngiltere ve Hollanda gibi ülkelere ihracata başlamış durumdalar. Özgür Bey tekne ile birlikte treyleri de satmaktayız diye ekliyor. Önümüzdeki dönemde honeycomb carbon kompozit olmak üzere dört çifte deniz küreği teknesini de üretim yelpazesine katılacakmış. Bizim de ithal etmeden burada üretilen teknelere ulaşma alternatiflerimiz önümüzdeki dönemde artarak devam edecek gibi görünüyor.

Ne olacak bizim durgun su küreği tutkunlarının hali bu durumda. Durgun su teknesi ne zaman üretilecek diye soruyorum? Bunun için iki yıla yakın bir planlama süreci var dedi Özgür Bey. Tek çifte için 10 kalıp gerekiyormuş. Diğer tekne çeşitlerini de eklersek,  bu üretime başlamadan önce 100 adede yakın kalıp gerekir diye hesaplamış. Ozgür Bey'in hayali 40-50 kg ortalama 10-11 yaş çocuklarına göre olan kadet sınıfı teknelerle üretime başlamakmış. Çocukların hem kürek çekmeyi öğrenebilmeleri hem eğlenebilmeleri için tek çifte bu sınıflar. Çocuklar arası kısa mesafeli, katılan her çocuğa teşvik ödüllerinin verildiği etkinlikler düzenlenmekte. Özgür Bey, Türkiye'de kürek sporunun gelişmesi adına bu tür etkinliklerin yaygınlaşmasının kürek sporuna katkısı olacağını düşünüyor.

Kadet Sınıfı Tekne


Ülkemizde küreği yaygınlaştırmak için hem festival tipi, ailelerin topluca katılabildiği Japonya ve İngiltere'deki gibi etkinlikler gerekiyor hem de bu çocuk modeli teknelerin ulaşılabilir olması diye düşünüyor Özgür Bey. Yaygınlaşmaya katkısı olacağı için deniz küreği sonrası ilk yapmak istediği tekne işte bu Cadet sınıfı tekneler. Benim gibi meraklıların bir kaç yıl daha durgun su tekneleri için sabretmesi gerekiyor.

Bay Gareth'in hayalinde ise dünyada ve Türkiye'de yaygınlaştırma hayali olan bir diğer tekne sınıfı da 4 tek dümencili. Japonya'da dengeli ve hiç bilmeyenlerin bile kullanabildiği kısa mesafeli yarışmalar düzenleniyormuş. Bu festivallerde ailece bir tekneye oturup sosyalleşip, eğlenceli bir yarış yapıp, sahilde de pikniğinizi yapabiliyormuşsunuz. Bu festivale ait video linklerini de yazı sonunda bulabilirsiniz. Bu tip etkinliklerde binlerce katılım ve seyirciyi bir araya toplayabiliyorlar. Ailece güzel bir hafta sonu etkinliğinin içinde spor olması ne kadar güzel. Bizim anneler günü kürek etkinliğimizi düşünüyorum hemen. Nesillerce, nesiller bir arada  şu meşhur kuşak farklarını ortadan kaldıran bir teknede buluşmak önemli.
Gareth Gruenbaum

Özgür Reyhanoğlu




















Bu arada ben de bir kürek teknesi piyasa raporuna ulaşmaya çalıştım. Dünya çapında her yıl %4,5 büyüme gösteren bir sektör olduğunu okudum. Doğa dostu bir spor branşı olarak, hem fiziksel hem mental iyileştirmeleri de beraberinde getirmesi ve yaşam boyu yapılabilirliği nedeni ile popüleritesi sanıldığı gibi azalmıyor hatta tam tersi artmakta.

Biraz da yapılamaz sanılanı yapma cesareti göstermek üzerine ve girişimcilik üzerine düşünmek bu yazının ana fikri. Çünkü bir adım ileri gidebilmek bu psikolojiyi gerektiriyor. Kürek sporunu ülkemizde seviye atlatabilmek için bu ruha ihtiyaç var. Girişimcilik, her insanın yapamadığı bir şey. Ve girişimciler olmasa iş sahaları olmazdı, ekonomi çarkları çalışmazdı. Bu yüzden üretim faktörleri iktisat dersinde şöyle sıralanır sermaye, işgücü, doğal kaynaklar, teknoloji, bilgi ve girişimci. Girişimci olmazsa diğer faktörler bir türlü harekete geçemez. Bu nedenle hayatidir. Bu yüzden son yıllarda girişimcilik işletme fakültelerinde ders olarak işleniyor. Bu konuda dünyada bir çok kurumsal ve bireysel eğitim ve geliştirme seminerleri veriliyor. Özgür Bey'i girişimci olabildiği için tebrik ediyorum. Tekne imalatı girişimini hayal ettiren şeyin kürek tutkusu olduğunu biliyorum. Ama buna girişme motivasyonu, cesaretini nasıl bulduğunu soruyorum. Girişimcilik, kumarbaz cesareti ile gözü kapalı bir risk alabilme durumu değil. Girişimci insan öncelikle hayal kurabilen insan, ve hayalinin peşinde durma tutkusunu sürdürebilen kişidir. Alacağı riskleri değerlendirip, genel olarak batmayacağının hesabını yapar, asla kumarbaz değildir. Ortaya çıkaracağı işin tutkusu ile kar etme tutkusunu dengede tutan kişidir. İşe girişmenin adrenalinini seviyor olmak gerekiyor biraz. Katalog gibi bir iş planı olmadan, biraz tecrübe, biraz iç güdü ve heves gerektiriyor. En önemlisi yapacağın işe ve işlerin yolunda gideceği ile ilgili dengeli bir iyimserliğin eşlik ettiği inanç gerekiyor. Yazı sonuna merak edenler için girişimcilerin özellikleri ile ilgili bazı video ve linkler verdim.

Paulo Coelho son kitabı 'Okçu'nun Yolu' nda adeta bir girişimciyi anlatıyor ve şöyle diyor ...

"... hata yapmaktan korkmayan ve hata yapabilen insanlarla dost olun... dünyayı asıl değiştirenler böyle insanlardır, nice hatanın ardından doğru şeyler yapar ve çevreleri için büyük fark yaratırlar. ... yapmaları gereken eylemden riskli olacağını bilseler de vazgeçmezler..." 

"...Okçu göğsüne yaklaştırdığı okun yönünü bizzat değiştirebileceği özgürlüğe sahip olduğunu anlamalıdır...oku fırlatırken büyük riskler aldığımı ve elimden geleni ardıma koymadığımı vicdanımla hissediyorum diyebilmelidir..."

"...hedefini kendin seçtiğin için sorumluluğu da senindir...hedefine ulaştıktan sonra yeniden başlamak ve her seferinde bir önce edindiğin bilgiyi kullanman gerekir..."

Sanırım daha güzel anlatılamazdı. Kitabı şiddetle tavsiye ediyorum. Kısacık bir başucu kitabı. Bir işe girişmek için gereken meziyetler okçu üzerinden enfes anlatılmış. Girişiminizi sürekli erteliyorsanız, bir de Eckhart Tolle'nin Şimdinin Gücü kitabını okuyun. Bir işe başlamak için en iyi zaman şu andır. Bundan daha iyi bir zaman olamaz. 

Özgür Bey kendi işinin yanında kaliteli ve rekabetçi deniz ve durgun su teknelerinin Türkiye'de üretilebilir ve kolayca ulaşılabilir olması hayaline sahip. Bu hayal ve hayalini gerçekleştirmek için arzusu var. Riskleri değerlendirip seçtiği bir yol ile hedefe doğru sükunetle ve heyecanla okunu fırlatıyor şimdi. İflah olmaz bir iyimserlikle yeniden yeniden denemeye de hazır. Hayali hedefine doğru kürek çekerken pruvasının net olmasını diliyorum. Bizde belki iki yıla kalmaz durgun su teknelerine daha rahatlıkla ulaşıp, en eğlenceli festivalleri düzenleyebiliriz diye umuyorum. 

Kürek teknesi size hayal kurdurur. Bugün bilinen en önemli edebiyat eserlerinden biri olan İlahi Komedya'da Dante'ye tekne ilham olmuştur. Alis Harikalar Diyarı'nı Charles Lutwidge Dodgson (Lewis Caroll) kürek çekerken çocuklarına anlatmaya başlamıştır. Girişimcinin ilk ihtiyacı olan hayal edebilme meziyetini kürek teknesi size hediye edecektir. Şimdi hayal rotalarımızda ayakları yere basan hedeflerimize doğru yol alma zamanı...

Girişimcilik Üzerine ve Tekne Pazarı Üzerine Notlar:


Japon Kürek Festivalleri:


Kadet Sınıfı Tekne

Yorumlar

  1. Yazınızda verdiğiniz olgusal bilgiler oldukçu değerli ancak girişimcilik konusundaki düşüncelerinize katılamayacağım. Tarihsel olarak baktığımızda bugünkü kapitalistlere (siz "girişimci" diyorsunuz) koşulları hazırlayan kamunun son 20 yılda kürek sporundan elini çekmesi oldu. Kamuya ait kürek kulüpleri (TEKEL, Hereke Sümerspor, Sarıyer Belediyesi, TDİ vs.) tek tek kapatılırken (ülkedeki özelleştirmelere paralel olarak), özel kulüpler -deniz küreğinin de ortaya çıkmasıyla- pıtrak gibi çoğaldı ve Türkiye'de ilk kez kürek sporu paralı hale geldi. Kuşkusuz, kendisine ait kulüpleri kapatan devletin tekne yapımına el atması beklenemezdi, bu kulüplere tekne tedarik eden kuruluşlar da özel olacaktı. İşte, bu gibi koşullar bahsedilen "girişimci"lerin ortaya çıkmasını zorunlu kılmıştır.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Tekne dar boğazını nasıl aşacağımızla ilgili fikirlerinizi dinlemeyi çok isterim . basdizdaroglu@gmail.com a yazarsanız çok sevinirim

      Sil

Yorum Gönder

Bu blogdaki popüler yayınlar

MASTER KÜREKÇİLERİN USTASI : FATİH ÖRER

ŞAMPİYON YETİŞTİREN AİLE OLMAK

SÜRDÜRÜLEBİLİRLİK İÇİN NESİLLERCE KÜREK - NİHAT USTA'DAN GENÇLERE ...