KOZALARI KIRMAK (KADIN KÜREKÇİLER 24)

 Geçen hafta kadın kürekçiler serisine Doç. Dr. Seda Kundak ile görüşerek, devam ettim. Kendisi Boğaz'da kürek çekebilmiş olmaktan dolayı kendini şanslı hisseden, Galatasaray takımının kadın kürekçilerinden biri. 


Seda Kundak - Tek Çifte antrenmanına hazırlanırken Alibeyköy  1992

Halen, İstanbul Teknik Üniversitesinde Şehir Bölge ve Planlama Bölümünde akademik kariyerini sürdürmeye devam ediyor. Seda Hanım 1988 yılında İstanbul'un yabancı kolejlerinden biri olan Saint Benoit' da okurken voleybol oynama sevdasında ve çok keyif alarak antrenmanlara katılıyor. Fakat, büyüme döneminde olan Seda'nın boyunu beden eğitimi öğretmeni yeterli bulmadığı için takıma almıyor. Yeteneği ile ilgili değilde sadece boyuyla ilgili elenmiş olmak genç yaşında Seda Hanım'ı üzmüş. Üzülmüş ancak yılmamış, başka altrenatif neler yapabilirim diye düşünürken, okul arkadaşlarından biri onu Galatasaray adasına Kuruçeşme'ye kürek sporu ile tanışması için çağırıyor. Bir Cumartesi sabahı çok erken saatlerde Kuruçeşme otobüs durağında arkadaşı ile buluşuyor ve Galatasaray adasına geçiyorlar. Pek çok eski Galatasaraylı sporcudan dinlediğim efsanevi Emin Amca'nın gözetiminde çalışmaya başlıyor. Bir ay boyunca karada ergometre antrenmanları devam etmiş. Bu süreçte büyük takımların teknelerini alışlarını, taşıyışlarını, suya inişlerini ve karadan süzülerek ayrılışlarını ve kürek çekişlerini hayranlıkla seyrederdim diye anlatıyor. Öyle canlı anlatıyor ki hala o hayranlığın taze ve kürek tutkusunun canlı olduğunu hissediyorum. Nihayet sıra Seda Hanım ve yeni ekiplerin su antrenmanı ile tanışmasına geliyor sıra. Boğaz'ın sularında yapılan ilk antrenmanlar bu sporu daha da vaz geçilmez hale getiriyor. Aynı yıl Pendik'te düzenlenen 2 çifte yarışında tekneleri batıyor. Bu başarısızlık beni iyice kamçıladı ve başarılı olabilmek için bir sonraki sezonun antrenmanlarına çok sıkı çalışmaya başladım diye anlatıyor. Bu bir sezon içinde öyle güçlenmiş ve atletik beceri ve koordinasyonu o derece gelişmiş ki Beden Eğitimi dersinde onu bir önceki yıl voleybol takımına almayan beden hocası bu kez özel olarak Seda Hanım'ı takıma almak istiyor. Seda Hanım ben kürekçiyim diyerek teklifi kabul etmiyor.  

Sözlerine şöyle devam ediyor:

"Küreğe başlarken kimse bana sen ufak tefeksin demedi, çok çalışıp tekniğimi iyileştirirsem başarılı olabileceğim söylendi, kürek sporunda emeğe verilen bu değer, kürek sporunu belli bir kültür ve değerler sporu haline getiriyor ve o nedenle asla voleybola geri dönmeyi istemedim ve gururla kürekçiyim dedim. Kürek branşı benzersiz bir spor" .

"Büyük veya yetişmiş olan sporcular ile yeni başlayan daha genç sporcular arasında her zaman saygıya bağlı bir iletişim vardır. Büyükler küçüklere öğretir ve yeni başlayanlar her zaman kucaklanır. Bu usta - genç ilişkisi kürek sporu kültürünün önemli bir parçasıdır.." diye ekliyor. 

Ertesi sene Seda Hanım'ın devam eden yoğun çalışmalarına rağmen, bir talihsizlik eseri ayak bileğinin kırılması nedeni ile antrenman sezonuna uzunca bir süre ara veriyor. Bileğin kırılması sonrası geri döndüğü zaman ekip tekneleri içinde yer alamıyor Seda Hanım. Tek çifte olarak antrenmanlara devam ediyor. Aynı dönemde ise bir kadın antrenör olarak Zeynep Saylam kadın takımını çalıştırıyor. "... Zeynep Abla çok iyi bir antrenördü, o dönemde hem botla bizi takip eder, hem de dönemin video kamerasıyla antrenmanlarımızı videoya çeker ve  tekniği geliştirmek üzere bizi çalıştırırdı..." O dönemde henüz telefonların içine sığmamış olan koca kameraları düşününce epey emek verdiğini anlıyorum Zeynep Hanım'ın . Ancak sporcular kendi videolarında hatalarını görerek daha kolay düzeltmeyi başarıyorlar.  Ve bu antrenmanlar  özellikle tekniğini daha da ilerletmesine vesile oluyor. 

"...sezonun ilk yarışında rakibim Fenerbahçe Kulübünün çok tecrübeli ve başarılı kürekçisi Hanife Elveren'di. Öyle büyük fark olmuştu ki aramızda, hiç puan alamamıştım..."  diye aktarıyor. Zeynep Abla ile sıkı çalışmalara devam ettik ve Türkiye Şampiyonasında bu kez yine rakibim Hanife Elveren'di. Ve en şanlı ikinciliğimi aldım, bu kez o derece fark olmadı ve ikincilik puanı almayı başardım..." diye anlatıyor. 

Kürek sporu hayat okulu gibidir. Her zaman içinizde daha iyisini yapabileceğiniz duygusunu pekiştirir ve pes etmeden denemeye devam etme becerisini geliştirir. Sizi anlamlı hedefler koyma konusunda da eğitip şekillendirir. Ayakları yere basan hayaller ve hedeflere yönelmeniz konusunda teşvik eder.

Galatasaray Kadın Takımı, Sapanca, Madalya Töreni sonrası, 1992

Seda Hanım sonraki sezonlarda iki çifte ve dört tek ekiplerinde yer alıyor. Bu ekiplerle çok başarılı sezonlar geçiriyor. Bu arada zaman ilerliyor ve İstanbul Teknik üniversitesinde öğrenci olarak devam ederken çalışma hayatı da başlıyor. Ancak, hem iş hem okul hem de uzun zaman alan kürek antrenmanlarını ülkemizde bir arada sürdürmek çok zor hale geliyor. 

"...O dönemde hobi olarak kürek sporunu sürdürme olanağı da henüz Türkiye'de oluşmamıştı, uluslararası düzeyde bir sporcu olmadığım için bu seviyede kürek çekmeyi bırakmak zorunda kaldım..." ama ne dostluklar kopmuş ne kürek sevgisi son bulmuş Seda Hanım'ın. Daha sonra Galatasaray master takımlarında çeşitli organizasyonlarda yer alarak kürek çekmiş. Son olarak 2016 yılında sekiz tek mix kategoride veteran Galatasaray takımı adına özel bir yarışa katılmış. 

Galatasaray Master Takımı 8 Tek Mix ekibin Kadın Sporcuları Birarada - 2016

Hedefini hep akademisyen olarak belirlemiş, ve akademik kariyerini İsviçre Cenevre Üniversitesinde, Japonya Kobe Üniversitesinde ve İtalya Milano Politeknik'te sürdürmüş. 2017 - 2019 yılları arasında Society for Risk Analysis (SRA) 'nın Avrupa başkanlığını yürütmüş. Kariyerine risk üzerine doğal bir laboratuar gibi olan ülkemizde çalışmalar ve iyileştirmeler yapabilmek için geri dönmüş ve İstanbul Teknik Üniversitesinde bu çalışmalarını sürdürmekte.

SRA Avrupa Başkanı Olarak Sunum Sırasında - Ohrid


"Kürek sporu sayesinde çok keyifli bir gençlik geçirdim.." diye belirtiyor. "... Bana soğukkanlılık ve metanet kazandırdı. Karşıma çıkan aksilikler karşısında çabuk çözüm üretmeyi, kaybetme olgunluğu kadar kazanma olgunluğunu ve özgüveni  kürek sporu sayesinde kazandım..." diye vurguluyor. "...Kürek çekmek sabretmeyi ve hedeflere ulaşmada ilmek ilmek yolunuzu işlemeyi öğretir..." diyor. 

Kadınların spor yapmasının ne kadar önemli olduğunu ise şu sözleri ile vurguluyor:

"... Spor yapmak özellikle kadınların kendi mevcut kozasını kırabileceği en büyük imkanı sunar. .."

Yeni nesli küreğe çekebilmek için özellikle yeni sosyal medya kavramlarından bir olan ilham verici takip edilen sosyal medya karakterleri diğer deyişle "influencer"ların kürek sporu ile ilgili paylaşımlar yapmasının çok faydalı olacağını ekliyor. A milli kadın voleybol takımının yazdığı gibi bir destan yazmak için uzun soluklu bir proje ile yolu döşemek gerekir. diye belirtiyor. Ben de ona kürek federasyonumuzun bu konuda ayrı bir marka ve iletişim kurulu kurduğundan bahsediyorum. Bu başlangıçların bizi daha iyiye taşıyacağına inanıyorum. 

Pek çok akademik başarıya rağmen, Boğazda tek çifte çekmeyi her zaman özlüyorum. Boğazın kendine mahsus kokusunu, Kuruçeşme'den kuzeye Umur Yeri'ne doğru yapılan antrenmanı dönüş antrenmanında Kanlıca'da yenen yoğurdu, sahilde yapılan balık ekmeğin kokusunu, küçük motorlarla kürek teknemizle yaptığımız yarışları özlüyorum. Belki bir gün yeniden boğazın sularında kürek çekmek mümkün olabilir. Kim bilir? Yaşam her zaman sürprizler hazırlar ve yolda karşılaşacaklarımız  asla tam olarak tahmin edilemez. 

Konuşmayı sonlandırırken düşünüyorum. Kürekçiden daha iyi bir influencer olamaz. 

Haydi Hanımlar, İçimize kapanmayı bırakıp kozalarımızı kırma zamanı geldi, şimdi kürek başına...

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

ÇİFT KARİYER YAPABİLMEK - HÜSEYİN TUROĞLU

YOLLAR KİMİN ALANI? - SIRA DIŞI MASTER SPORCUMUZ : NUR SÖYLEMEZ

PERÇİN (GİRİŞİMCİLİK VE TEKNE ÜRETİMİ 4)