X KUŞAĞI - HER ZAMAN GENÇ. (KADIN KÜREKÇİLER ANKARA 12)

ODTÜ Master Kadın 4 Çifte Takımı , Hocaları Aytufan Doğu İle Birlikte- Eymir Gölü - Ankara

 2019 yılıydı. Sapanca'da yarış yerine pick up kullanan dört dinamik bağımsız master kadın sporcu olarak geldiler. Takım coşkusu ve birlikte duyulan yarış heyecanları yüzlerine yansımış Ankara'dan birlikte yola çıkıp gelmişlerdi. Yaşlar orta yaşa ulaşmış ama merakları genç olan, yolun ikinci yarısında kurulmuş keyifli, olgun, sağlam bir dostluk takımı. O yıl katıldıkları yarışta hem 4 çifte kadın hem iki çifte kadın kategorilerinde madalya almışlardı. Madalyalarda sanırım neşelerine neşe katan, bu güzel arkadaşlığın, herkese örnek olacak sembolü oldu. İmrendiğimi itiraf etmeliyim. Olması gereken master sporcu takımı örneğiydiler. 

Ve kadınlar birlikte bir işe el attıysa, o iş kesin yükselecektir. Tarih bunun örnekleriyle dolu.

Nesrin Söylemez - Hafize Er - Aytufan Doğu - Seval Bilge Dağalp - Filiz Kılıçarslan
Sapanca 2019


Bu yıl 2021 yılında aynı kadın takımıyla birinci kademe antrenörlük uygulama kursunda yine karşılaştık. Böylece, bu dostluklarına imrendiğim dört kadını daha yakından tanıma fırsatı buldum. ODTÜ'nün master takımı olma maceraları ele avuca sığmayan Nesrin Hanım'ın ODTÜ kürek takımını arayarak, kürek çekmek istiyorum demesi ile başlıyor. Pek çok su sporu ile ilgilenen Nesrin Söylemez, ODTÜ'yü arayıp yelken ve yat kaptanlığım var, iyi yüzerim, iyi sporcuyum, küreğe başlamak istiyorum diye kendini tanıtıyor, telefonu yanıtlayan kişi heveslenip hangi takıma alacağının hesabını yapıyor sanırım, Nesrin hanım'ın yaşını soruyor, "...yaşımın 42 olduğunu söylediğimde ... karşı tarafta uzun bir sessizlik oldu...", diye anlatıyor. Durgun su küreğinde bizim ülkemizde hobi olarak bu spora başlanılması o güne dek pek duyulmamış, karşı taraf sanırım bir çılgın ile karşılaşmış olduğunu düşünmüştü. Oysa, kürek sporu her yaşta başlanabilen ve ömür boyu sürdürülebilen bir spor. Son üç yılda bu iyice anlaşıldı ve ülkemizin su kenarı olan pek çok yerinde kürek kulüpleri açılıyor. 

ODTÜ Master Kadın 4 Çifte Takımı Yarış Esnasında - Sapanca

Nesrin Hanım Ankara'da kürek kulubünü ilk bakışta şaşırtsa bile aslında yalnız değil. Bir süre sonra Filiz hanım'la o da 37 yaşındayken kendisi ile yolları kesişiyor. "...Okuldayken atletizm ile uğraşmış ve voleybol oynamıştım, spor da gündelik yaşamımda sağlıklı yaşam için severek uğraştığım bir aktiviteydi ama o kadardı..." diyor. Kürek sporu ile ilgilenebileceğini anladığında Nesrin Hanım ile iki çifte çalışmalara başlıyorlar. O günden sonra Filiz Hanım için de kürek sporu yaşamının bir parçası haline geliyor. Halen Ankara'da Aytufan Doğu hocamıza kulüpte yardımcı oluyorum diye anlatıyor. Filiz Hanım bizi bir araya getirip bu unutulmaz deneyimde motive eden Aytufan Doğu Hocamıza çok teşekkür ederiz diye özellikle belirtiyor.

Bu ikiliye bir süre sonra Seval Hanım katılıyor. Seval Hanım ise diğer takım üyelerinden farklı olarak gençliğinde Erdemirspor'da kürek çekmiş. Karadeniz Ereğli'de Erdemir o dönem yöre gençliğinin fiziksel, duygusal, sosyal gelişimine önemli katkılarda bulunmuş. Seval Hanım'ın iki ablası da Erdemirspor'da kürek çekiyor ve o da ablalarının peşinden kürek öğrenmeye gidiyor. Uzun bir süre 4 tek te dümenci olarak antrenmanları takip ettim. Sonraları 4 tek takımında eksilen sporcuların yerini tamamladım ve daha sonra ablamla iki çifte çalıştım diye anlatıyor. Üniversiteyi kazanıp Ankara'ya gelene dek kürek çekmeyi hiç bırakmamış. Bu altı yıl onun için unutulmaz deneyimlerle dolu ve spor yaşamının bir parçası olmuş. Üniversitede kürek çekme imkanı bulamamış ama okulun atletizm ve basketbol takımlarında görev almış. Kendi mesleğinin yanı sıra Seval Hanım aynı zamanda aerobik, step ve fitness hocası da olmuş. Aytufan Doğu hocamızdan Ankara'da master kadın kürek takımı kurulduğunu duyunca 2018 yılında o da bu takıma dahil olmuş. 


Sonraki süreçte üç kadın özellikle Filiz Hanım, sürekli dört çifte kadın takımı kurabilmek için dördüncü bir kadın sporcu arayışına başlamışlar. Genç takımı antrenmana getiren tüm kadın velileri takıma davet etmelerine rağmen bir türlü olumlu bir yanıt alamıyorlar, ta ki Hafize hanım ile karşılaşana dek. Hafize Hanım'ın yüreğinin derininde yatan kürek çekme dileği Ankara'da kabul olmuş. Teklif ettiklerinde sevinçten havalara uçmuştum diyor. Hafize Hanım'ın oğlu Baha 13 yaşında kürek sporu ile uğraşmaya başlamış. Onu seyrederken hep özenirdim, hatta oğlundan kendisine öğretmesini bile istemiş ama imkan ve fırsat o zaman olmamış. Yine göl kenarında gençlerin antrenmanını seyrediyormuş, çok da depresif bir günümdeydim ve Filiz hanım'dan aldığım teklifle günüm aydınlanmıştı diye betimliyor. 52 yaşında kürek teknesine ilk defa oturabildim. Hem ruhsal, hem bedensel bir terapi hem de müthiş bir arkadaşlık başlıyor böylece. 

Filiz Kılıçarslan - Seval Bilge Dağalp - Hafize Er ve Önde Nesrin Söylemez
Sapanca Yarışı Son Hazırlıklar Öncesi - 2019

Filiz Kılıçarslan - Seval Bilge Dağalp 2 Çifte Master Kadın Yarışı Madalya Töreni - 2019

Kadınlar tarihsel süreçte iş birlikleri, dernekler vs gibi çalışmalara erkeklere göre çok sonraları başlamışlar. Kültürel Antropologlar, kadınların erkeklerle eşit haklarda bir gelişme süreci gösterememesinin önemli nedenlerinden biri olarak bunu gösteriyorlar. Geçmişte anne bebek ölümleri, kadın yaşam süresinin kısalığı ve bitmeyen gebelikler kadınların bu imkanlara kavuşmasını engellemiş. Ancak, özellikle gelişen tıp, aşılar ve bu sayede anne-bebek ölümlerinin azalması, toplum yaşamını ve kadın haklarında iyileşmeleri içeren sosyolojik gelişmeleri getirmiş. Ve genellersek kadınlar bir araya gelince dünya daha iyi bir yer olmaya başlıyor. Çünkü kadın - erkek bir arada yaşamlar ancak ve ancak daha zengin, daha katılımcı ve barış huzur dolu olabilecek. 

Seval Bilge Dağalp - Filiz Kılıçarslan - Nesrin Söylemez - Hafize Er
2 Çifte Master Kadın  Yarışı Madalya Töreni 2020

Ankaralı bu dört X kuşağı kadının bir araya gelip başardıkları müthiş doğrusu. Bir şehir efsanesi olarak birden fazla kadın bir araya gelince kavga çıkacağı bu örnekle yerle bir oluyor işte. Tam tersine, dört olgun, iş birliği yapmayı bilen, yargılamadan birbirini kabul eden, dört ayrı kültürden kadın bir arada bir takım oldular. Dert ve tasaları suya yazıp, sevinçlerini palaların suda çıkardığı coşkulu sesle arttırdılar. Kürekte tek yürek, kader ortağı oldular. 

Bu dört kadının çok önemli bir ortak özelliği var. Hepsi her gün kendimizi daha nasıl geliştirebiliriz diye düşünmeye devam ediyorlar. Her gün bir öncekine ne ekleyebiliriz. Bugün daha iyi ve güzel ne yapabilirim, ne katabilirim vizyonu ile hareket ediyorlar. İşte bu kadın bakış açısı dünyayı her gün daha iyi bir yer haline getiren çıkış noktası. Dördü de çok yönlü müthiş insanlar, işlerinin yanı sıra, Nesrin Hanım resimle, Hafize Hanım tarım ile de uğraşıyor aynı zamanda. İster istemez ben de biz X kuşağının hep eksik değerlendirildiğimizi düşünmeden edemiyorum.

Araştırmacılara göre 1964- 1980 yılları arasında doğan kuşağa X kuşağı deniyor. Adından da anlaşılacağı üzere biraz bilinmez, biraz kayıp olarak değerlendirilmişiz sanki. Oysa müthiş adapte oluruz, öyle muazzam bir teknolojik gelişime yaşam içinde şahit olduk ki, sürekli her gün yeni bir şey vardı yaşam içinde öğrenecek bizim için. Ben çocukken evde bir radyo vardı. Kardeşim doğduğunda televizyonumuz olmuştu. Bilgiyi kütüphanede ansiklopedi karıştırarak elde ederdik. Şimdi internet arama motoru ile müthiş makalelere ulaşmak mümkün. Covid sayesinde envai çeşit eğitim olanaklarına kavuşmayı öğrendik ve hızla devam ediyoruz. Çocukluğumuzda uzay yolu fantezisi olan kayan kapı ve cep telefonu şu an günlük hayatın farketmeden geçtiğimiz öğeleri. Z kuşağı elinde cep telefonuyla doğdu ve belki alfa kuşağı da ışık hızıyla yaşayacak. Ama onları yetiştiren biz X ler hepimiz sevdiğimiz işleri seçemediysek de Z lere sevdiğiniz işi yapın diyebildik. Bize seçeneklerimiz sorulmazdı ama biz onlara ne istersin diye sorduk ve onlarda buna göre şekillendi ve umuyorum seslerini daha iyi duyuran, ne istediklerini daha iyi bilen insanlar olmaktalar. Kategorize edilmek fikrini pek sevmesem de beni dahil ettikleri bu X kuşağını severim, biz X'lerin fedakar ve naif bir tavrı vardır. Bu araştırmacı, meraklı ve kendini geliştirmeyi seven X ler diğer tüm kuşaklardan daha genç ruhludur diyorum ben naçizane.

Kuşaklar konusunu en çok gündeme getiren araştırmacı yazar Evrim Kuran sanırım. Pek çok makale kitap ve pod casti var. Onun yanı sıra iki makale de ben sizler için yazı sonuna ekledim.



Sonunda sohbetin ikinci kısmına geliyoruz, neden kadın kürekçi sayısı az ve bu sayıyı artırmak için ne yapabiliriz. Spor bir yaşam kültürü aslında. Nesrin Hanım bunu çok güzel vurguluyor. "...Yaşamı bir başlangıç ve bitiş noktası olarak görmüyorum..." diye anlatıyor. "...Sağlıklı yaşam için spor şart ve ilerleyen yaşta hastaneye gitmek yerine spora gitmeyi düşünmeliyiz..." diye vurguluyor. Spor ile toplumu kaynaştırmak, vizyon geliştirmek mümkün. Spora bakış açımızı madalya sayısı ile kısıtlı görmek eksik bir yaklaşım diye anlatıyor. Başarı kelimesini bir skora eşitlemek bile vizyonu daraltmak anlamına geliyor diye belirtiyor. Biyonik veya suni bir kobay insan yetiştirmekten öte bir şey sporla içiçe yaşam olması diye belirtiyor. Sadece skorer olarak başarıya odaklanıldığında pek çok gencin sporu, hatta eğitimi bırakabildiğini düşünüyor. Bu düşüncesini doğrulayan bir araştırmaya ben de ulaştım. Hacettepe Üniversitesi'nin yaptığı araştırmaya göre gençlerimiz genellikle ilk ve orta okul sıralarında spora başlıyorlar ve beş- altı yıl içinde %72 si sporu bırakıyor ve hepsi de bıraktığına üzgün. Sporu bırakma nedenleri, sınavlar ve dersler , başarısızlık ve maddi gelecek kaygısı olarak sıralanıyor. Kızlar daha çabuk bırakıyor çünkü erkeklere göre bu baskıyı biraz daha erken ve fazla hissediyorlar. Sanırım yanıt burada, sporu herkes her yaşta yaşamın bir parçası olarak yapmalı, yaşam kültürünün bir parçası olmalı. Ve biz kadınlar bu işe el attığımıza göre her gün daha iyi olacağına inanıyorum. Bu kültürümüze yerleştikçe her branştaki kadın sporcu sayısı artacak. (Hacettepe Ün. Makalesi yazı sonunda linki bulabilirsiniz)

2024 Paris olimpiyat oyunları bile sloganı değiştirdi. Daha Yüksek, Daha Hızlı, Daha güçlü,  mottosunun yanına BİRLİKTE geldi. Çünkü aslında en hızlı kobay insan olmaya bir anlam katamazsak, çılgınca bedenleri zorlamak bizi nereye götürmektedir? Bu yarışmaların, madalyaların sadece bir sirk şovu olmaktan ötede bir yere evrilmeye katkısı olması gerektiği ortada. Düşen sporcuyu rakibin kaldırması önemli, kazanan ve kaybeden diye adlandırılan kişilerin birlikte sevinip üzülmesi önemli. Örneğin, 2020 Tokyo olimpiyatlarında gümüş madalya alan Polonyalı ciritçi Maria Andrejcyk 'in geçen hafta madalyasını bir kalp hastası çocuğu iyileştirmek üzere satışa vermesi gibi örnek bir hareket yaşadık. Yoksa Hannah Arrendet'in başlamak üzere olduğum kitabı gibi kötülük sıradan bir şey zaten biz iyinin peşindeyiz ve spor bu iyileşmede bir araç...

Yazıyı yine Nesrin Hanım'ın sözleri ile sonlandırmak istiyorum. Hastaneye değil spora gidelim.

Haydi Kızlar kürek çekmeye, Ankara'dan ayrı bir 8 tek takım olacağını görebiliyorum. ODTÜ dışında Ankara Üniversitesinde de bir kadın takımı çalışıyor şu an. Kulvarlar dolmak üzere yerinizi ayırtın.



http://www.sbd.hacettepe.edu.tr/fulltext/2013_3_2.pdf

https://dergipark.org.tr/tr/download/article-file/62649

http://www.acikbilim.com/2013/09/dosyalar/nesiller-ayriliyor-x-y-ve-z-nesilleri.html


Yorumlar

  1. Yazı yine güzel.

    Kadın kürekçi sayısı sizce az mı? Bence değil.

    8 Tek takım derken sayıları ben tutamıyorum.

    Gerek yazıya konu olan kadınlar gerekse bize bu bilgileri aktaran size teşekkür eder, yollarımızın açık olmasını dilerim.

    Saygı ve sevgilerimle.

    YanıtlaSil

Yorum Gönder

Bu blogdaki popüler yayınlar

ÇİFT KARİYER YAPABİLMEK - HÜSEYİN TUROĞLU

YOLLAR KİMİN ALANI? - SIRA DIŞI MASTER SPORCUMUZ : NUR SÖYLEMEZ

PERÇİN (GİRİŞİMCİLİK VE TEKNE ÜRETİMİ 4)