FAIRPLAY - FAIRTRADE - ERDEM


Genel meraklı insan kategorisinde bir insanım ben, keşfettikçe daha ne vardı? diye soran ama sorularımla kendimi sıkmayan bir insanım. Başı bozuk bilgi diyarında sörfçü gibiyim. Internet ve arama motorları benim gibi insanlar için çok müthiş buluşlar. Yeni nesil belki bilmez, ben lisedeyken ansiklopedilerimiz vardı veya şehir kütüphanelerine gidip, kitap tozu yutulurdu. Bu genel meraklı halim nedeni ile Gençlik ve Spor Bakanlığı'nın açtığı antrenörlüğe giriş sınavı için başvurdum, beş kitaptan sorumluyuz. Ekim ayı boyunca nerede ise her hafta sonu bir yarış organizasyonu olduğu için, antrenmanlar yorucu. Hazırlanmak için gereken zamanın daralması nedeni ile  eskisi kadar blog üzerinde yazamıyorum ama aslında daha anlatacaklarım var. 

Antrenörlük eğitimindeki ünitelerden birinin konusu 'Fair Play'. Ve aslında bence tüm bu eğitim notları içindeki en hayati konu bu.

Fair Play konusunu Türk Sporu için ilk kitaba alan Selim Sırrı Tarcan çok güzel tercüme etmiş. ' Sporda Erdemlilik'. Tam dört dörtlük oturmasa bile bence harika bir terim, ancak sonradan farklı tercümeler yapılmış ve kelime anlamını yitirirken, uygulaması da zaman içinde bozulmuş diye düşündüm. Mesela, Türk Dil Kurumu ' Dürüst Oyun' olarak tercüme etmiş ki; Fair Play'in anlamının yarısını karşılamıyor bence. Ben erdem olarak kullanmayı tercih ettim.

Gündelik hayatta Türkiye'de Fair Play'in erdem ile ilgili olduğunu kaç kişi algılıyor acaba? Ders kitabındaki tanıma göre kapsamı şunlardan oluşuyor, öncellikle o spor dalının gerektirdiği yazılı ve/veya yazısız tüm kurallara uyma,  hakem kararlarını kabullenme, rakibe saygı diğer deyişle rakibi düşman değil oyunun gerçekleşmesini sağlayan eşdeğer haklara sahip bir ortak olarak görmek, fırsat eşitliği yani rakibin haksız dezavantajından faydalanmamak, son olarak da yarışma şartlarında ve haklarda eşitliği, adil olmayı ve özelikle çocuk haklarının korunmasını kapsıyor. Onurlu, dürüst ve saygılı biçimde oyununun her aşamasında; öncesinde, sırasında ve sonrasında mücadeleyi sürdürmek. 



Spor hem yapanlar hem de izleyicileri için hem sağlık, hem eğlence olsa da aynı zamanda ciddi bir eğitim. Pek çok insan kendisine bir sanatçı veya sporcuyu rol model almaktadır. O yüzden sporcunun erdemli olması belki de toplum üzerinde yarattığı etki açısından en önemlisi. Çünkü hayatın diğer alanlarına da yansıyan bir etkisi var. Trafikte nasıl araç kullanıldığından, ticareti nasıl uyguladığınıza hatta komşularınızla olan ev yaşamlarınıza kadar örnekleri uzatabiliriz. Aslında birlik ve beraberlik içinde huzurlu yaşam için önemli bir öğe. İçinde saygıyı ve bir kaç seviye daha üstünü de kapsıyor. 

Oysa daha çok tüketim, daha çok kar etme, daha havalı olma, daha güçlü olma ve hatta hepsi benim olsun hırslarında boğulan insan türü uzun bir süre önce ' erdem' kelimesini sözlüğün dibine öyle saklamış ki, tercümesi bile 'dürüst' kelimesine hapsolmuş. Antrenmanda hakemi aldatıcı taktik öğreten antrenör olduğunu duymuştum bir keresinde, ya da rakibin dezavantajından faydalanıp, sakat rakip oyuncu yerdeyken şut çekip gol atan futbolcu duydum. Emniyet şeridini işgal eden sürücüler olduğu gibi, ambulans arkasında yol açıyor diye takılan ve kendini uyanık olarak tanımlayan müsvedde insanlar var. Ve tabii ticaret hayatında çılgınca nice örnekler. Sosyal medyada rakip satış yapamasın diye rakip hakkında yalan dolan mesajlar yayılabiliyor. Tasarımcıların çalışmaları kopyalanıp piyasaya sürülebiliyor. Yediğimiz gıdalarla ilgili pek çok hatalı bilgi içeren yayınlar yapılıyor. Borsaları maniplatörlerden tamamen temizlemek mümkün olamadı. Sömürgecilik hala Dünya üzerinde devam ediyor. 

Erdem sporcuların topluma davranışı ile örnek olmasının çok önemli olduğu ama spor ile kısıtlanamayacak ve tüm insanlara küçük yaşta verilmiş olması gereken bir değer. 2005 yılında henüz tekstil sektöründe çalışırken, Avrupalı müşterilerimizden biri her zaman imzaladığımız Sosyal Uygunluk anlaşmalarının yanında Fair Trade diye bir anlaşma daha getirmişti. İlk o tarihte Fair Trade kavramını duydum. 

Dünya 'erdemi' ne zaman rafa kaldırdıysa, her alanda tek tek bir madde olarak karşımıza metinler halinde çıkıyor. Bu konuyu takip eden uluslararası, kar amacı gütmeyen bir sivil toplum kuruluşu var. (1) Konunun ana fikri tamamen aynı. Dezavantajlı gelişmemiş ülkelerdeki özellikle küçük üreticileri desteklemek. İşin içine para/kar girince yüzlerce yıldır dönen iş anlayışının böyle olmadığını biliyoruz. Önüme bu yeni kontrat eki konulduğunda, o zaman çok ütopik bulmuştum. Hatta, genel olarak iş hayatım beni güvenmez biri yaptığı için bunun altında ne var acaba diye düşünmüştüm. 

Fair Trade'i, erdemli ticaret olarak tercüme edelim. Ana konuları, öncelikle çocuk hakları, iklim değişikliği, çevreyi koruma, zorla çalıştırmaya engel olma, cinsiyet eşitliği, insan hakları, işçi hakları, onurlu yaşamın sürdürülebilmesi olmak üzere, bu çerçevede gelişmemiş ve gelişmekte olan ülkelerdeki üreticilere destek ve eğitim paketleri sunuyorlar, ürünleri sertifikalandırıyor ve tüketiciyi bilinçlendiriyorlar. Dünyayı daha iyi bir yer yapmak adına iyi bir düşünce. O zaman benim başarılmasına şüphe ile baktığım bu erdemli ticaret konusunda özellikle kahve  ticaretinde eğer aşağıdaki linkleri incelerseniz belli standartları oluşturmakta epey yol alınmış olduğunu görebileceksiniz. Tekstil ise hala sancılı. Ama yola çıktıysanız ve bir üründe başardıysanız diğerlerinde de başarmamanız için bir neden yok. 

Böyle tek tek insan ve hayatlar erdemli hale getirilebilir mi? Her insanın içine o ışığı koymadığımız sürece bu çabalar sökülebilir yamalar olarak kalır mı? Umarım ve diliyorum kapsamı genişlesin. Her dünyaya gelen yavru için erdemli olmayı kazandırabilen adil bir eğitim düzeni oluşturulmadıkça bu ışık gerçek anlamda yakılabilir mi? İşte bu noktada yine spora dönüyoruz. Sporcuların topluma rol model olmasının önemi katlanıyor. Çünkü özellikle bu pandemi devam edip okullar kapalıyken çocuklar belki dersleri tam takip edemiyorlar ama sporcuları takip edebilenleri var. Her birinin gerçekten örnek davranışlar sergilemeleri ve omuzlarındaki yükün ne olduğunu farkına varmaları önemli. Biz de ebeveynler olarak bu sporcuları desteklemeli ve takdir etmesini bilmeliyiz.

Bizim ülkemizde dünya fair play ödülü alan kulüplerimiz var. 2012 de Fenerbahçe 15 yaş altı futbol kulübü ve 2016 da Altın Boynuz Kürek takımı rakiplerinin dezavantajından faydalanmadılar ve gösterdikleri örnek davranışlarıyla bu ödülü kazanmayı hak ettiler. Aşağıdaki linklerde ilgili haberleri detaylı okuyabilirsiniz. Hepsini canı gönülden tebrik ediyorum. 

Bu hafta rotamız erdem olsun, palalarımızın her suya girişi daha temiz, diğer deyişle temiz kürek çekmek, her nefeste erdemli yaşamı sürdürmek olsun.




(1)https://www.fairtrade.net/

https://www.youtube.com/watch?v=JoIZWd2q2E

(2) https://www.aa.com.tr/tr/spor/rakibe-verdikleri-kurek-dunya-fair-play-odulunu-getirdi/1135955

https://www.milliyet.com.tr/skorer/fenerbahceye-dunya-fair-play-buyuk-odulu-1780504


Yorumlar

  1. Öncelikle emeklerinize sağlık.
    Hemen sizin yazıda geçen sorunuzla başlamak isterim yorumuma.

    "Böyle tek tek insan ve hayatlar erdemli hale getirilebilir mi?"

    Bence EVET. Sonuna kadar evet. Toplu hareket başka bir konu.
    Kadim öğretilerden itibaren bireyin aydınlanması esas.
    Aslına bakarsanız o erdemli kişi, ülkenin gerçek kültürlü lideri olduğunda o toplumda bu tür insanlar öne çıktığından toplumsal aydınlanma gibi görülse de olay hep tek tek bence.

    Kaç tane ATATÜRK geldi?
    Kaç yıl, kaç Cumhurbaşkanı, kaç komutan, kaç bakan gelip geçti 11 Kasım 1938'den beri?

    Bir kişi her şeyi değiştirdi.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Çocuklarımıza küçük yaşta Erdemli olmayı öğretmek gerek. Sonradan dayatılan ticari tehditlerin etkilerinin kısa vadede geçici olacağını sanıyorum. Ancak uzun vadede sonuçları görmek için denenmeli ve desteklenmeli muhakkak

      Sil

Yorum Gönder

Bu blogdaki popüler yayınlar

MASTER KÜREKÇİLERİN USTASI : FATİH ÖRER

ŞAMPİYON YETİŞTİREN AİLE OLMAK

SÜRDÜRÜLEBİLİRLİK İÇİN NESİLLERCE KÜREK - NİHAT USTA'DAN GENÇLERE ...