RİTİM

Ritim hayatın vazgeçilmez bir parçasıdır. Görünmez bir el gibi davranışlarımız üzerinde etkisi vardır. Etkisi o kadar inanılmazdır ki, kitleleri bir yerden bir yere sürükleyebilme potansiyeli eski çağlardan beri zaman zaman kullanılmak istenmiş, zaman zaman bazı yasakları gündeme getirmiştir. 

Ritim henüz doğmamışken anne karnında annemizin ve kendimizin kalp atışlarını duyarak ve /veya titreşimini hissederek ilk algımız. Büyük ihtimalle bu nedenle bebekleri göğsünüze yaslandığınızda huzursuzlukları geçer. Bir ritim ile başlayan yaşam yolculuğumuz pek çok rutin etrafında şekillenir.   Ritim en kolay müzik içinde algıladığımız bir ses dizisidir ancak bir dizi oluşturan her görüntü, her hareket, söz ve yaşam rutini hepsi birer ritimdirler. 

Bu hafta rast geldiğim Dallas Taylor isimli bir radyocunun Ted konuşması benim için oldukça etkileyici idi. John Cage isimli bir kompozitör'ün tamamen sessizlikten oluşan 4 dakika 33 saniyelik müzik kompozisyonu ile ilgili idi. ' sessizlik ses hakkında bize ne öğretmektedir ' isimli konuşmada John Cage'in yaşamlarımızda sessizliğin hiç var olmadığını tarif etmekte. Tamamen dış dünyadan izole edilmiş ve sesten arındırılmış bir odada bile kendi kalp atışlarınızı hissedip duymaktasınız. Normal düzenimizde, özellikle şehir hayatlarında kulaklarımız otomobil motor gürültüleri, inşaat sesleri, makina sesleri gibi feci seslerle dolu. İnsan ciddi gürültücü bir mahluk. Çok şükür ki, pek çok kötü, yorucu seslerin yanı sıra müzik de yapabilen bir türüz. Gürültüyü değil de müziği sevmemizin bir nedeni de güzel seslerin belli bir ritim dahilinde olması olabilir mi? Müzik ile beraber ritmik olarak el çırpabilir ve hatta dans edebilirsiniz. Üstelik bunu topluluk halinde yaptığımızda keyfimiz daha da artar.

Hermann Hesse'nin Boncuk Oyunu adlı kitabının Yağmurcu adlı hikayesinde, ilkel bir kabilenin kuraklık sırasında yağmur yağdırmak için topluluğa avuntu vermek amacıyla, toplu halde söylenen şarkı ve dansları içeren bir seremoni düzenlendiği anlatılmakta.  '...topluluk duygusunu bir kat daha pekiştiren tek düzelik, en şaşmaz ilacı da ölçü ve düzen, ritim ve müziktir...' (1) Ritmin gücünü hissetmemek mümkün değil. Bir orduyu marşlarla savaşa, veya John Lennon'un 'imagine' isimli parçası ile barışa, ya da bir sufi ritmi ile  ruh sağlığını iyileştirmeye , hatta Mevlevi ritim ve sema dönüşü ile egoları terbiye etmeye doğru motive etmek mümkün. 

Bu ritim gücü, o kadar etkileyici bulunmuş ki, hatta korkutmuş diyebiliriz, Antik Yunan filozofu Platon sanatın ölçüsü sosyal düzenin korunmasıdır diye tarif ederek. Sansürü binlerce yıl önce insan hayatının gündemine getirmiştir. (2) 

Hayatın veya hiç bir düzenin tek bir ritmi olması mümkün değil, yol ve yaşam koşullarına, yaşınıza ve gücünüze göre bazen yavaş bazen hızlı , bazen 3/4 lük bazen 1/2 ilk bazen 4/4 lük ritimleriniz olacaktır. Önemli olan değişen koşullara uygun ritimleri tutturabilme becerisidir. 

Bu sizin hayatta kalma beceriniz ile paraleldir. Hayatın akışına uygun bir ritim ve harmoni ile huzuru yakalamak imkan dahilindedir.

Bilinçli veya bilinçsiz olarak tutkun olduğumuz, belki de hayat düzenlerimizde ardından yakalamak için koştuğumuz tek gerçek ritim olabilir mi? Bir aile düzeni kurmak, bir iş düzeni aramak, trafik sıkışıklığında müzik dinlemek, tempolu koşular, tempolu kulaçlarla yüzmek, düğünlerde halay çekmek, ayinlerde dize vurarak tempo tutmak, ressamların renk ve biçim dizileri, fotoğrafçıların çektikleri dizem içeren fotoğrafları ve tabii kürekçileri sabah yataklarından kaldıran teknelerle kürek çekmek.

Fotoğraf: Serhat Dizdaroğlu , 3 Aralık 2019, Bangkok

Kürek tutkumuz, benzersiz bir ritmi barındıran bir spor olması ile ilgili mi acaba? Sabahın en güzel ışığında, teknelerimizi bedenlerimize uygun olarak ayarlarız. Kürekçinin enstrümanı teknesidir demişti bana bir eski kürekçi. Akort ettiğimiz teknelerimiz ile suya indiğimizde, pek çok tempo denemesinde teknemizden belli sesleri duyma beklentimiz vardır. Aylardan gelecek toklamalar, palalardan gelecek şaplama ve teknenin suyu yararken çıkardığı şırıltı. En doğru ritimde ve en güzel akortta palalar suya değmeden süzülünür. Sabahın sessizliğinde nefes alış verişlerimiz, doğduğumuz ilk günden itibaren yüreğimizden gelen ses bize eşlik eder. Her sabah kürekteki ustalığı artırmak ve suda sürtme sesi yerine, diğer deyişle cızırtı yerine palalardan damlayan suyun sesi ile kürek çekmeyi araştırmak  ve en cezbedici ritmin  peşinde koşmak.  Kürekçiler, teknelerinin üzerinde hem bir müzisyen hem de birer dansçıdırlar. 


 



Ritim becerisi ve farkındalığı çocuklarımıza kazandırmamız, geliştirmelerine yardımcı olmamız gereken temel bir içgüdü.  Hayat ile ilgili en temel uyum becerisini keyifle kazandırabilmek için onları müziğe, dansa, spora; mümkünse kürek çekmeye yönlendirelim. 

Hayatın kaotik ortamlarında ritim geliştirebilmeye katkı sağlamak ümidi ile. 




(1) HESSE Herman, Boncuk Oyunu, Çev. Kamuran Şipal, Yapı Kredi Yayınları, 1993, 1. Baskı, s.433

(2) TUNALI İsmail, Grek Estetiki, Remzi Kitabevi, 2016, 9.Basım, s.90



Yorumlar

  1. Oldukça ilginç yorumlar.
    Siz bu kadar kitabı nasıl okuyorsunuz kuzum?
    Bravo gerçekten.
    Çok değişik konularda düşündüren yazılarınızı ilgiyle okuyorum.

    Ritme gelince hayatın özü. Siz kürek ben yoga üzerinden yaklaşıyorum.
    İlginç olan şu ki her konu birbiriyle ilgili, mutlaka bir ilişki var.
    Analojik olarak da böyle geliyor bana.
    Yapılan şey ne olursa olsun işin özünde hep aynı temel yaklaşımlarla bağlantılı.

    gerçekten değişik bakış açılarınız çok güzel.

    Teşekkürler emeklerinize. Güzel bir hafta olsun.

    YanıtlaSil
  2. İlginiz, desteğiniz ve takibiniz için ben de minnettarım

    YanıtlaSil

Yorum Gönder

Bu blogdaki popüler yayınlar

MASTER KÜREKÇİLERİN USTASI : FATİH ÖRER

ŞAMPİYON YETİŞTİREN AİLE OLMAK

SÜRDÜRÜLEBİLİRLİK İÇİN NESİLLERCE KÜREK - NİHAT USTA'DAN GENÇLERE ...