SU

 Yaşamın devamlılığının suya bağımlı olduğunu biliriz. Yine de gereken saygı, özen ve önemi gösterir miyiz? Su kenarına ulaşana dek toplumlar hareket halinde göçler ettiler ve suyu bulunca köyler ve medeniyetler kurma yoluna gittiler. Dünyanın, havanın, insan bedeninin dörtte üçü sudan oluşuyor. Su ise iki yanıcı gaz olan hidrojen ve oksijenden oluşan ve ateşi söndüren gerçek bir mucize. İnanışa, efsaneye veya hikayelere göre insan çamurdan, yani toprak ve sudan yaratıldı. Bu önerme tek başına ne kadar kutsal olduğunu ilk zamanlardan beri bildiğimizi gösteriyor. 

Sağlıklı bir beden ve ruh için suyu sadece içmek değil, onun sesini dinlemek, onunla yıkanmak, kıyısında oturmak ve onunla yolculuk yapmak gerekiyor. Su var olmadan yaşamak, var oluşumuzu anlamak, hayata anlam katmak üzere bilgiye ulaşmak mümkün değil. 'Su gibi aziz olmak' deyimi su getiren küçüklere söylenen en anlamlı kültür aktarımıdır. 

İnsan kendi görüntüsünü ilk suda görmüştür. Bunun üzerine Nergis; Narcissus’un efsanesi yazılmıştır. İnsan egosu üzerine yazılmış ve binlerce yıldır anlatılmaya devam eden önemli bir masaldır. İnsan kendini anlamaya su ile başlamış olmalı. Ve kendini anlamlandırmak için anlatmaya da; Nergise aşık olan Eko (echo - yankı) ile başlamış olmalı. Sudan yansıyan görüntümüz ve dağdan yankılanan sesimiz bizi kendimizle karşılaştırmıştır. Ve bu tanışmadan sonra hayatta sonsuza kadar kalmak ile ilgili binlerce fikir, binlerce sebep, sav, hikaye anlatmışız. Her şeyin su ile başladığını söyleyebiliriz.

Bu hafta çıktığımız tatilde elimdeki kitabım yakın zamanda kaybettiğimiz Adalet Ağaoğlu'nun 'Hayır' adlı romanı idi. Kitap modern kadının yaşadıklarını, var oluşçu felsefeyi takip eden düşünürleri anlatırken ve yaşamı bu felsefe çevresinde yorumlarken, hayat ile ilgili olarak deniz ve kürekçi metaforlarına da göndermeler yapmakta. Hatta kapak resmini hazırlayan önemli ressamlarımızdan Balkan Naci İslimyeli gittiği yönü görmeye çalışan bir kayıkçı kullanmış. Suyun ve kürek çekmenin ne kadar kıymetli olduğunu bir kez daha görüyorum ve bu sporla tanışabildiğim ve yapabilme fırsatı bulabildiğim için şükrediyorum. Adalet Ağaoğlu ' Hayatın Sandalı Kıyıya vurmamalı...' diye yaşamın devamlılığının önemini sorguluyor (2) Yine Mayakovski'den yaptığı bir alıntı ile ' ... parçalandı , aşk teknesi battı' diyerek yine ilişkileri sorguluyor. 


Su ve kürek çekmek edebiyata ve felsefeye ilham oluyor. Ne kadar kıymetli ve önemli , öyle değil mi? 

Tüm bu başka gezegenleri bulmak için yapılan araştırmaların merkezinde,  en çok da suyu aramaktayız. Su olmadan sürdürebilmemiz mümkün değil. Yaşamını sürdüren her canlının bildiği bu temel gerçeğe rağmen, suya nankörce davranırız. 

Bu hafta, Marmaris Selimiye'de yüzerken deniz dibinde gördüğümüz manzaralar çok fena idi. Teneke içecek kutuları, pet şişeler, naylon torbalar . Selimiyeyi takiben geldiğimiz Bafa gölü kıyısında da durum farklı değildi. Sahile vuran benzer nitelikte çöpler. Geçen yıl ne yazık ki kürek antremanlarını yaptığımız Alibeyköy barajında suların ilkbaharda ilk yükselişi ile yaşadığımız çöp felaketide bunlardan biri. Yaz boyu gelen piknikçilerin ardlarında bıraktıkları atıklar, dereler yoluyla baraja akmıştı ve emniyetle kürek çekmek mümkün değildi. 


Size yaşam veren suya gösterilen bu umursamazlık, aslında kendimize olan saygımızla ilgili bir eksiklik sanırım. Dedelerimiz bunun kıymetini daha iyi bilirken, bize ne oldu acaba? 

Asıl mucizemiz su iken, esas günahın suyu kirletmek olduğunu farketmek neden bu kadar zor oldu acaba? Artan suç oranlarının bir sebebinin temiz suya erişememek nedeni ile yaşanan adaletsizlikten kaynaklanabileceğini düşündünüz mü hiç? 

Bir bardak su içtiğinizde yaşadığınız ferahlığın yerini bir şey tutabilir mi?. Belki bir deniz kıyısında oturup seyredebildiğiniz dalgaların sizi kendinize getirmesi için bir yıl durup dinlenmeden çalıştınız. Peki çalıştığınız fabrika suyu kirletmeden çalıştı mı? Ya da fabrikanızın ürünü tüketildiğinde nereye atıldı. Suyu korumanın sorumluluğu en baştan ve her yerden başlamalı ve hiç bitmemeli değil mi? 

Buket Uzuner 'Su' adlı romanında bir yandan polisiye, bir yandan bir Romeo Juliet aşk hikayesi, bir yandan Şaman geleneklerini anlatıp eski efsanelere göndermeler yapıyor. Kitabın benim için en ilgi çekici yanı su kültürümüzle ilgili pek çok eski bilgeliği derlemiş olması oldu. (1)

Politik, stratejik, felsefi, hayati bir bilgi 'SU' o nedenle de farkındalığımızın da en yüksek noktada olması gereken kutsal bir konu. İlk bakışta basit ve sade bir konu iken muazzam derinlikte olduğunu fark ettiğiniz bir konu. Tüm insanlığın ilk önce ortak mutabakata varması gereken bir konu. 

Kürek çekerken kürekçi durmaksızın doğru su sesini arar. Bu nedenle kürek teknesi su farkındalığı için önemli bir enstrümandır. Kürekçi su halinde bir sporcudur. 

Katı halde kalmadığınız, su halinizi araştırıp bulduğunuz günler dinlerim. Su gibi aziz olabilmeyi bulabilmemiz dileği ile.



(1) Uzuner Buket, Su, Everest Yayınları, Mart 2012, 1. Baskı, S.77-81

(2) Ağaoğlu Adalet, Hayır, Remzi Kitabevi, Kasım 1987, İstanbul 4. Baskı, S. 183







Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

MASTER KÜREKÇİLERİN USTASI : FATİH ÖRER

ŞAMPİYON YETİŞTİREN AİLE OLMAK

SÜRDÜRÜLEBİLİRLİK İÇİN NESİLLERCE KÜREK - NİHAT USTA'DAN GENÇLERE ...