ZAMANIN RUHU (KADIN KÜREKÇİLER 40 )
Geçtiğimiz hafta Fenerbahçe'nin eski kürekçilerinden İpek Manav Uçar ile görüntülü söyleşme imkanı bulabildim. İpek Hanım uzun süre bu spora emek verdiği gibi, kulüp içinde pek çok görev alıp sahadan ayrılmayanlardan biri. İpek Hanım'ın babası, Ferruh Manav, eski bir kürekçi ve Fenerbahçe Kulübüne uzun yıllar hizmet etmiş bir sporcu ve yönetici. Haliyle İpek Hanım çok küçük yaşlardan beri sporun içinde ve kürek sporunu tanıyor. Okul çağlarında her yaz Fenerbahçe Spor Kulübünün açtığı yaşına uygun branşta hangi spor okulu varsa, yüzmeden basketbola hepsine devam etmiş. Boyu 1.69 m ile basketbol için yeterince uzun olmadığı için 1982 yılında dönemin antrenörleri Tamer Yelkovan ve Adem Deniz tarafından kürek şubesine geçmek üzere çağırılmış. Ve bundan sonra 9 yıl boyunca İstanbul'dan ayrılıp Antalya'ya yerleşene dek kürek sporunun içinde aktif bir yarışçı olarak yer almış.
![]() |
| Elizabet Uğurlu - İpek Manav Uçar İki Çİfte Antrenmanında |
Ferruh Manav'ın kızı olarak kürekçi olmak hep çok daha fazla çalışmasını ve herkesten daha fazla hak etmesini gerektirmiş. Antrenörler performansını beğendiği halde babası "torpilli derler" çekincesi ile kürek çekmesine hep muhalefet etmiş. Ama İpek Hanım'ın bu spora sevgisi, aile içinde kürek çekmesi istenmese bile baskın çıkmış. Üç dönemin sporcularıyla 1968 doğumlulardan itibaren 1975 doğumlular dahil geniş bir yelpazedeki pek çok sporcuyla beraber kürek çekerek kıdemli sporcular arasında yer almış. Yeni gelen gençler için kıdemli sporcuları görmenin önemi çok büyük. Onlar hem sporculukları hem davranış modelleri örnek alınan ablalar oluyorlar. Genç sporcunun hazır bulunuşluğunun sağlanmasında önemli oluyor rol modeller. İpek Hanım'da onlardan biri olmuş zaman içinde.
![]() |
| Hürriyet Gazetesi Kelebek Eki 4 Temmuz 1983 Fenerbahçe Kadın Kürek Takımı Haberi |
Küreğe sol kürekçi olarak başladıktan iki ay sonra girdiği ilk iki tek yarışında ekibi Cenan Abas ile birinci olmuşlar. Daha sonra dört tek bir numarada dümende aynı sezon Ankara Mogan gölünde girdiği yarışlarda yine birinci olmuş. Sporculuğunun ilerleyen yıllarında yıllarca Elizabet Uğurlu ile iki çifte ekip olmuşlar. Milli takımda ise Zeren Tümerkan ile iki çiftede mücadele etmişler. Kazanılan madalyalar daha da motivasyon sağlıyor. Ne yara olan eller ne de topuklar sizi yıldırmıyor. O dönem teknelerde ayakkabı olmadığını ondan öğreniyorum. Çorapla binilen teknelerde ayağın dayandığı demir topukluk yüzünden ayak topukları da yara olurmuş. Bu yaraları ağrıları vs gözleri görmüyor kadın kürekçilerin. İpek Hanım şöyle ifade ediyor:
![]() |
| İpek Manav Uçar, Babası Ferruh Manav ve dönemin Fenerbahçe SK Başkanı Azizi Yıldırım ile |
"...spor insanı güzel insandır. Sizi zihnen, bedenen güzelleştirir. Karakteri sağlamlaştırır. Salgılanan mutluluk hormonu sizi yaşamda dirençli ve olumlu insan yapar. Kürek sporu özelinde bir de deniz kültürü edinirsiniz, lodosu poyrazı balığı tanırsınız, sorumuluğun verilen değil alınan bir kavram olduğunu öğrenirsiniz, denize açıldığınızda her derdi unutup, farklı bir zihin dinlenme seviyesine çıkmak, denizin iyodu ile ciğerleri doldurabilmek ve güneşten faydalanabilmek aynı zamanda insan fizyolojik ve psikolojik sağlığı için çok değerli. Tiroid problemim olmasına rağmen, deniz ile haşır neşir bir sporla uğraşmam neticesinde hiç bir ek tedaviye ihtiyaç duymadan sağlıklı kalabildim. Bunu kürek sporuna borçluyum. ..."
![]() |
| 5 Temmuz 1987 Fenerbahçe Kadın Kürek Takımı |
![]() |
| İpek Manav Uçar ve Elizabet Uğurlu Madalya Töreninde |
İpek Hanım sözlerine şöyle devam ediyor:
"... o dönem seyirci çok daha fazla idi. Seyircinin de daha kolay ulaştığı Pendik'te yarışlar olurdu. Seyircinin olduğu yerde sporcu için de yarışmak daha keyifli. Aynı zamanda seyirci desteği sponsor bulunması için önemli bir faktör. Çünkü kürek sporu sponsorlar ile gelişebilecek, malzeme bağımlı bir spor. Bugün doldurulan sahil yüzünden ne yazık ki o parkur kayboldu. İki yıldır Haliç'te düzenlenen yarışlar seyirciye ulaşabilmek için faydalı oluyor" diye belirttikten sonra şöyle ekliyor."... Deniz küreği branşı da sporun yaygınlaşmasında ve erişilebilirliğine sağladığı katkı ile önemli oldu..."
![]() |
| İpek Uçar Kızı Derin Uçar ile iki çifte antrenmanında |
Ekip arkadaşı Zeren Tümerkan ile milli takım için hazırlanırken Pendikte yapılan kamp ve yarış yerine tekne taşımanın mümkün olamadığı bir hatıra canlanıyor. "...Biz iki çifte teknesi ile sabah Fenerbahçe'nin Dereağzı tesislerinden yola çıkıp Pendiğe yarışa gitmiştik ..." diye anlatıyor. Aşağı yukarı 26-27 km yolu durgun su teknesi ile gidip, Yarışı kazandıktan sonra da tekne ile aynı yolu geri dönmüşler. Döndüğümüzde artık oturacak halimiz kalmamıştı diye anlatıyor. Bu ancak çok severseniz yapılabilecek bir meydan okuma öyle değil mi? Bu ancak bir kürekçi zihni ve özgüveni ile cesaret edilebilecek ve ancak kürekçi kondisyonu ve yılmaz iradesi ile becerilebilecek bir seviye.
İpek Hanım Antalya'ya yerleşene dek kürek çekebilmiş. Ancak Antalya'ya yerleşse bile kulübüne hizmet etmeyi bırakmamış. Sık sık İstanbul'a gelip gidiyor. On iki yıl boyunca Divan Kurulu sekreterliğini sürdürmüş. O da babası gibi kulübün iyiliği için daha iyi bir Fenerbahçe Spor Kulübü için emek vermiş, vermeye devam ediyor. Kürek sporu gizli gizli sporcuların içinde çok farklı bir tutku geliştirir, ve kürekçilerin bu spora ve kulüplerine aidiyet hisleri diğer spor branşlarından daha fazladır diye belirtiyor. Bu nedenle kulüp içinde de her zaman kürekçiler yönetim içinde yer alarak çalışmaya devam ettiklerini gözleriz..."diye ekliyor.
Konu kürek olunca anlatacak konuşacak çok şeyi oluyor insanın, ama sonunda genç sporcuların özellikle kadın sporcuların bu sporu bırakmamaları için neler yapabiliriz diye soruyorum.
![]() |
| İpek Manav Uçar ve Elizabet Uğurlu iki çifte antrenmanında |
"....antrenörler çok önemli, çocuğa sporu sevdirecek olan onlar...çocuklara başarılı değilsin hissi vermemeliler... çünkü olumlu yaklaşımlar verimi artırır. Antrenörler heveslendirici olmalılar... sporcuya maddi imkan yaratıp bir basketbol, futbol veya voleybol gibi meslek halinde para kazandırmıyor bu yüzden sponsor desteği olmalı ve çocuklardan başka ailelere hitap edip ikna edebilmek de diğer önemli faktör ... "diye belirtiyor. "...kürek çekmek yaşam boyu unutulmayan bir hayat becerisi aynı zamanda...ailece her yaşta yapılabilen bir spor..." bunun anlaşılması her yaşta, her mevkiide insanın bu sporu yapabilir hale gelmesi seyircinin artmasında fayda sağlayacak..."diye ekliyor.
Sonra beni bir hafta boyunca düşündürenleri söylüyor İpek Hanım,
"...bazı olmasını istediğimiz şeyler için istemeye ve uğraşmaya devam etmek hedef koymak önemli ancak olmasını istediğimiz şeyler için uğraşırken zorla suni biçimde oldurmaya çalışıldığında istenen olumlu neticeyi alamayabiliyoruz. Olumlu netice için o işin olgunlaşmasını beklemek gerekiyor. Sabredebilme olgunluğunu göstermek önemli...doğru rüzgarı, doğru akıntıyı kullanabilmek, istenen atak ve yükselme için o meyvanın olgun hale gelmesi, hazır bulunması gerekiyor...zihinler, bedenler ve şartlar hazır olmadan meyva alınmıyor..."
![]() |
| Ağustos 1989 Hürriyet Gazetesi Kadın Kürekçilerin Uluslararası yarışa girmeye hazır olmadıkları beyanı ile ilgili haber Fotoğrafta Cenan Abas ve İpek Manav |
İpek Hanım bunları ifade edince, hatırlıyorum "Zamanın Ruhu"; "Zeitgeist" kavramını 2008'de Dünya Ekonomileri Global Krize girince youtube üzerinde herkesin birbirine gönderdiği popüler bir yayında duymuştum. Hintli filozof Krishnamurti'yi okumaya başlamama vesile olmuştu. Aslında bu kavramı ilk ortaya atan Herde adlı bir Alman filozof, sonradan Hegel, Foucault bir çok filozof üzerinde düşünüp yazmış. Avrupa'nın hırslı hedef odaklı yaşam felsefesini doğu felsefelerini harmanlayarak, inceleyip düşünerek katkı yapmaya çalışan filozofların bahsettiği bir kavram "Zamanın Ruhu". Basite indirgersek, yaşanmışlıkların getirdiği ve eğittiği insanın bir devrim, yeni bir fikir, bir bilim , bir sanat ne ortaya koyacaksa bunun herkes tarafından kabul edilip benimsenmesi ve içselleşmesi için gereken fiziki, zihinsel ve ruhani ortamın oluşmuş olması gerekiyor. Devrimlerin yapılabilmesi için gereken toplumsal kabul edilmişlik ortamının olması gerekiyor. Yoksa sadece isyan adı altında kargaşalar olarak kalıyorlar. (Konuyu daha detaylı merak edenler için aşağıya bir kaç makale bırakıyorum)
Bu düşünceler arasında kadınlar hazır mı, kürek hazır mı, ben hazır mıyım? Olgunlaştık mı? diye düşünüp dururken, haberlerde İran'da 22 yaşında genç bir kızın Mahsa Amani'nin kıyafeti nedeni ile dövülerek devlet eliyle öldürüldüğü haberi medyada geçiyor. İran sokaklarında o günden beri isyan devam ederken, sanırım Türkiye'deki her duyarlı insanın da üzüldüğünü düşünüyorum. Her insanı bu olay üzdüğüne göre, Kadın'ın insan olarak var olduğu fikrine dünya hazır, diye düşünüyorum.
http://nilayornek.com/zamani-gelmek/
https://dergipark.org.tr/tr/download/article-file/331523
https://youtu.be/Iz1Exnpf3YY
https://www.acarindex.com/pdfs/88199
https://dergipark.org.tr/tr/download/article-file/804444








Yorumlar
Yorum Gönder